Son günlerde sosyal medyanın dört bir yanında Ghibli-fied görseller görüyoruz. Kendi selfiesini Ghibli tarzına dönüştürenler mi dersiniz, köpeğini Miyazaki’nin fırçasından çıkmış gibi gösterenler mi? Hayao Miyazaki‘nin kendine özgü çizim tarzını taklit eden AI araçları, hayranların ilgisini çekse de, telif hakkı ihlali ve sanatçı emeğinin değersizleşmesi gibi konular büyük tepki topladı. Sosyal medyada başlayan eleştiriler giderek büyüdü ve bazı markalar, yapay zeka ile ürettikleri Ghibli tarzı animasyonları kaldırmak zorunda kaldı.
Hayao Miyazaki bir röportajında yapay zeka ile üretilmiş animasyonları izlediğinde ne hissettiğini sormuşlardı. Cevabı netti: “Bu, hayatın kendisine hakaret.” Peki OpenAI‘nin yeni nesil görüntü üreticisi GPT-4o, Ghibli’nin büyülü dünyasını neden kullanmak istedi? Ekip, aracı tanıtırken “anime tarzında” bir görüntü oluşturdu ve işte o an, Pandora’nın kutusu açıldı. Bir mühendis, aile fotoğrafını Studio Ghibli estetiğine dönüştürüp sosyal medyada paylaştı. Takip eden günlerde, milyonlarca kişi aynı şeyi denedi ve tüm sosyal medya Ghibli tarzı görsellerle doldu. Stüdyonun yıllarca elde çizdiği, duygularla bezediği sahneler birkaç saniyede üretilebiliyorsa, burada bir problem yok mu? Bence var ama stüdyo şimdilik sessiz, bakalım ilerleyen günlerde ne gibi olaylarla gündeme gelecek hep birlikte bekleyip görelim.
YAPAY ZEKANIN BABASI
Geoffrey Hinton, 75 yaşında. “Yapay zekanın babası” olarak anılıyor. Yıllarını bu alana adamış, bugünkü yapay zeka devriminin temelini atmış bir isim. Ve şimdi, yaptığı işten pişman olduğunu söylüyor. Evet, yanlış duymadınız. Hinton, yapay zekanın geldiği noktayı korkunç olarak nitelendirerek Google‘dan istifa etti. Hatta, bu alandaki gelişmelerin insanlığa zarar verebileceğini düşündüğünü açıkça dile getirdi. Şimdi soru şu: Madem yapay zekanın mucitlerinden biri bile korkuyor, peki ya biz neden hâlâ rahatsız değiliz? Tarih boyunca insanoğlu önce bir şey icat etti, sonra onun sonuçlarından korkmaya başladı. Nükleer enerji bunun en iyi örneklerinden biri. Einstein‘ın teorileri atom bombasını mümkün kıldığında, kendisi bu icadın kullanılma ihtimalinden duyduğu dehşeti açıkça dile getirmişti. Şimdi aynı şeyi yapay zekada yaşıyoruz. Hinton gibi alanın öncülerinden biri bile bu teknolojinin yanlış ellere geçtiğinde felaketlere yol açabileceğini düşünüyorsa, belki de biraz durup düşünmemiz gerekiyordur. Hinton’ın korkusu basit değil. Yapay zekanın giderek daha bağımsız hale geldiğini ve gelecekte kontrol edilemeyebileceğini söylüyor. Zekice yazılmış bir kod parçası gibi görünen şey, zamanla insanları manipüle eden, yanlış bilgiler yayan ve hatta kendi kararlarını veren bir sisteme dönüşebilir mi? Bu distopik senaryo bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibi görünse de, gerçeğe dönüşmesi artık imkansız değil.
ANNE SÜTÜNDEN DONDURMA
2011 yılında Londra’nın turistik mekanlarından Covent Garden’da bir restoran, anne sütünden yapılan dondurma çeşitlerini satmaya başlamıştı, çok geçmeden İngiltere Sağlık Koruma Ajansı ve Gıda Standartları Ajansı üyeleri dondurmanın satışını yasaklamıştı. Kullanılan gerçek anne sütünden hastalık geçme riski vardı. Bu olay, İngiltere’de geniş çapta tartışmalara yol açtı o dönem. Bazıları ürünü yenilikçi bulurken, diğerleri hijyen ve etik konularında endişelerini dile getirdi. Anne sütünden yapılan dondurma kısa süreli bir ilgi odağı oldu ama satışı uzun ömürlü olamadı. Bu yıl ise Amerikalı bir şirket, anne sütü tadını taklit eden özel bir dondurma çıkarmaya hazırlandığını açıkladı. Yeni ürünün çıkışı için ise sembolik bir tarih seçildi: Dokuz ay sonra, tıpkı bir gebelik süresi gibi. Amerikalılar, İngiltere’deki durumdan etkilenmiş olmalılar ki gerçek anne sütü kullanmamışlar. Bakalım dondurma Amerika’da nasıl yorumlara sebep olacak, dokuz ay sonra göreceğiz.