Uslanmazsan şamar gelir – SALİH TUNA

Uslanmazsan şamar gelir – SALİH TUNA
A+
A-


Emrihak vaki olup Bahçeli (maazallah) aramızdan ayrıldığında Cumhur İttifakı‘nın yıkılacağı “vehmine” kapıldılar.

Gerçekleşmeyen beklentileri nekahet döneminde öyle bir paranoyaya dönüştü ki “Öldü ama saklıyorlar!” demeye başladılar.

Sayın Bahçeli ortaya çıkınca akıllara seza tüm komplo teorileri çöktü.

İçlerinde eşek kadar adamlar olsa da bunlar nihayetinde “otomatik portakal” tipler, üzerlerinde fazla durmaya değmez.

Bir de umutlarını Bahçeli’nin “ihanet” etmesine bağlayan oldukça “değişik” muhalifler var.

Sevgili Ahmet Davutoğlu bir ara bunların önde gidenlerindendi. (Değişmişse bilemem, takip edemedim.)

Özetle şunu diyordu: “Ecevit‘le kurduğu koalisyonu (2001’de erken seçim yok dediği halde) ‘erken seçim’ marifetiyle yıkıp Ecevit’in siyasi hayatını nasıl ki bitirdi, aynı şekilde bu hükümeti de yıkıp Erdoğan’ın siyasi hayatını bitirecek…”

Sizin anlayacağınız, “Bahçeli güvenilmezdir” demek istiyordu.

“Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymayacak…” dedikten sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a demediğini bırakmayan birinden bunları duymak nereden baksanız tuhaf tabii.

***

Mümtaz’er Türköne de tıpkı Davutoğlu gibi Bahçeli’nin hükümeti düşürmesini istiyor. Lakin yöntemleri farklı; Davutoğlu Bahçeli’nin “ihanet” etmesini bekliyor, Mümtaz’er Türköne “kahramanlık” yapmasını.
“Kahramanlık” dediğim, Erdoğan süreci tırpanlayacak, Bahçeli de “Sen misin çözüm sürecine tırpan atan, hadi bakalım erken seçime!” diyecek.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın süreci tırpanlayacağını nereden mi çıkarıyor?.. Hangi yolsuzluğu yaparsa yapsın, kim hangi tanıklıkta bulunursa bulunsun İmamoğlu’na ilişmeyin demediği için.
Gülmeyin. Üç aşağı beş yukarı dediği bu.
Neymiş efendim, “Terörsüz Türkiye” veya “çözüm süreci” hukuk, demokrasi olmadan olmazmış.
“Otonom yargının” (marangoz imamdan aldıkları direktifleri hükme bağlayan FETÖ’cü yargı aygıtının) hükümferma olduğu 2013’te, birlikte katıldığımız bir televizyon programında “Kürtçe’nin seçmeli dil olmasıyla birlikte Türkiye’de Kürt sorunu çözülmüştür…” diyen sanki kendisi değilmiş gibi.
Hak-hukuk-demokrasi ha!
FETÖ’nün 17-25 Aralık “teknik nakavt” kumpasıyla coşup, Zekeriya Öz’lerin kılıcı inecek, yasama ve yürütmenin kellesi düşecek demeye getiren kimdi? Ve, Erdoğan mahut kumpasa direndiği için “AKP kapatılsın” diyen kimdi?
Aruzlar şelale, istediğini desin, ne ki kendi kurgusunu Bahçeli’ye mal etmesine ne yapacağız?
Bahçeli boşuna, “Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır” demedi.
Türköne özünde iyi insan olduğu için ona naçizane tavsiyelerim olacak:
Tomris Giritlioğlu vefat etmeseydi senaryo çalışmaları içinde bulunsun derdim. Roman işine sardırdı ordan yürüsün, yazmak sabır işidir, ısrarla devam etsin. Canı sıkıldığında başka meşgaleler bulsun. Hiçbir şey bulmazsa Ali Bulaç dostumuzla yeniden İslamcılık tartışmalarına başlasın. Mümkünse, “Ülkücü şehit abisi” olarak, Ahmet Şık’ın kankası Dev- Sol kökenli Ruşen Çakır‘a birazcık mesafe koysun.
Daha fazla da şansını zorlamasın.
Uslanmazsa “İçimize kadar yuvalanmış şeytan” şamarı öyle gelir ki ROK’tan beter olur, dikkat etsin.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.