Geçmişte sadece benzinli ve dizel araçlar arasında seçim yapmak zorunda kalan tüketiciler, artık elektrik, benzin, dizel, gaz (LPG/ CNG), hidrojen ve hibrit olmak üzere altı farklı enerji kaynağı arasında tercih yapabiliyor. Bu çeşitlilik, otomotiv tarihinin en büyük dönüşümlerinden birini yaşadığımızın göstergesi. Togg da içinde sadece otomotivi değil robot ve akıllı cihazlar için yazılım barından dev bir proje. Şimdi gelin sonsuz müşteri talebinin şekillendiği gelecekte yeni nesil araçlara ve robotlara yakından bakalım.
OTOMOBİLDEN SONRA ROBOT ZOR DEĞİL
Otomotiv endüstrisi artık sadece araç üretmiyor. Dijital yaşam ekosistemi kuruyor. Tesla‘nın insansı robotu Optimus, Hyundai‘nin Boston Dynamics yatırımı, Xiaomi ve Honda’nın akıllı asistanları derken, her büyük marka kendi robotunu geliştiriyor. Peki, Türkiye’nin mobilite markası Togg da kendi robotunu geliştirir mi? Aslında bu soru giderek daha anlamlı hale geliyor. Togg, kendisini bir otomobil üreticisi değil, ‘mobilite ve dijital platform şirketi’ olarak tanımlıyor. Trumore uygulaması üzerinden araç yönetimi, ödeme sistemleri, sadakat programları, akıllı şehir entegrasyonu gibi birçok dijital hizmeti bir araya getiriyor. Bu altyapının bir sonraki adımı, fiziksel bir robotik asistan olabilir. Togg’un geliştirebileceği robot; araçla entegre çalışan, sürücüyü tanıyan, sesli komutları anlayan, hatta evdeki cihazlarla bağlantı kurabilen bir “TruBot” olarak karşımıza çıkabilir. Bu robot, showroom’larda müşteri karşılama, evde çocuklarla etkileşim, yolculuk sırasında sürücüye öneriler sunma gibi işlevler üstlenebilir. Togg’un dijital vizyonu ve yerli teknolojiye verdiği önem göz önüne alındığında, kendi robotunu üretmesi sadece mümkün değil, aynı zamanda stratejik bir adım olabilir. Yakın gelecekte “Togg Robot” fikrinin bir konseptten, ürüne dönüşürken görmek şaşırtıcı olmaz. İşte Tru- Bot’un yapay zeka çizimini de yazıya ekledim.
TÜRKİYE’DE ELEKTRİKLİ DEVRİM
Gelelim işin sadece otomobil tarafına. 2025 yılının verileri, Türkiye otomotiv pazarında yaşanan dramatik değişimi gözler önüne seriyor. En çarpıcı gelişmelerden biri şu: 2025 yılının ilk 7 ayında elektrikli otomobil satışları 103 bin 310 adede ulaşarak tarihte ilk kez 100 bin barajını aştı. Bu, Türkiye’de elektrikli araç pazarında hiç görülmemiş bir başarı. Daha da etkileyici olan ise şu gerçek: Her 10 araçtan 4’ü artık elektrikli ya da hibrit. Bu oran, sadece birkaç yıl önce hayal bile edilemeyecek bir seviyede. 2025 Ocak verilerine göre Türkiye otomotiv pazarındaki enerji kaynağı dağılımı şöyle şekilleniyor: Benzinli araçlar yüzde 48.5 pay ile hâlâ liderliğini sürdürüyor. Hibrit araçlar ise yüzde 29.7 pay ile ikinci sırada güçlü konumda. Elektrikli araçlar ise yüzde 11.1 pay ile üçüncü sırayı aldı. Dizel araçlar ise yüzde 10.3 pay ile son sırada yer alıyor. Bu rakamlar, geleneksel yakıt türlerinin hakimiyetinin hızla sarsıldığını ve alternatif enerji kaynaklarının ana akım haline geldiğini gösteriyor.
YERLİ ÜRETİME SÜREKLİLİK LAZIM
Şunu unutmayalım Togg’un yöneticilerinin akıllı cihaz sözü 2 nanometrelik işlemcilerle nasıl gerçek hale geldiğini görüyoruz. Kısacası ilk kez Türkiye’de yeni nesil ihtiyaçlara göre akıllı cihaz tasarlayan bir ekip markadan üretime Türkiye’de istihdam ediliyor. Togg; yazılımdan bilgisayara, pil teknolojilerinden tüm uygulama ekosistemine dev bir ekosistemin kendisi haline geliyor. Togg Ocak – Temmuz 2025 satışlarında birinci sıradaki yerini korudu. Yerli üretim avantajı, devlet teşvikleri ve hızlı gelişen servis ağı sayesinde Togg, pazardaki konumunu güçlendirmeye devam ediyor.
TEKERLEKLİ ROBOTUN GELECEK NESİLLERİ
Geçmişte “otomobil” ya da “araç” dediğimiz ulaşım araçları için artık farklı bir tanım kullanılıyor: Tekerlekli robotlar. Bu değişimin arkasında, modern araçların sahip olduğu yapay zeka ve robotik özellikler bulunuyor. 21. yüzyılın başından itibaren yapay zeka destekli otonom sistemler teknoloji dünyasında önemli bir dönüşüm yaratarak, ulaşım alanında insan müdahalesini minimuma indiren daha güvenilir, hızlı ve verimli çözümler sunuyor. Bu radikal terminoloji değişikliğinin ardında, modern araçların geleneksel ulaşım araçlarından çok robotlara benzer özellikler taşıması yatıyor. Araştırmacı kurumlar, yeni araçların yapay zeka tabanlı sistemlerinin kurulum oranının 2025 yılında artacağını öngörüyor ve bu durum “araç” kavramının yetersiz kalmasına neden oluyor. Günümüzde yollarda gördüğümüz araçlar artık düşünebiliyor, öğrenebiliyor ve kendi kararlarını verebiliyor. Tıpkı robotlar gibi sensörleri sayesinde çevreyi algılıyor, yapay zeka algoritmaları ile analiz ediyor ve otonom olarak hareket edebiliyor. Modern araçlarda kullanılan yapay zeka sistemleri, kamera, radar ve LIDAR gibi sensörleri yoldaki koşullara göre gerçek zamanlı ve efektif bir şekilde birleştirerek otonom sürüşün zorlu hava koşullarında da devam etmesini sağlıyor. Otonom taşıtlar, otomatik pilot sürüşünü tekerleklere bulunan ultrasonik sensör ve sistemler yardımı ile fren yapan, park eden araçların konumlarını tespit etmesiyle başlatıyor. Bu yeni nesil “tekerlekli robotlar”ın en çarpıcı özelliği, robotlar gibi öğrenme ve adaptasyon kabiliyetine sahip olmaları. Geleneksel araçlardan farklı olarak, bu sistemler sürücü davranışlarını analiz ediyor, trafik desenlerini öğreniyor ve kendilerini sürekli geliştiriyor. Arızaları önceden tespit edebilen yapay zeka sistemleri sayesinde, 2025 yılının otomotiv trendlerinde önleyici bakım ve kendini onarım konseptleri ön plana çıkıyor.
SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ALTIN ÇAĞI
Uzmanlar, 2025-2030 döneminde elektrikli ve hibrit araçların pazar payının yüzde 60’lara kadar çıkabileceğini öngörüyor. Hidrojen teknolojisinin de özellikle ticari araçlarda yaygınlaşması bekleniyor. Otomotiv sektörü, tüketici lehine şekillenen bu çeşitlilik döneminde gerçekten de “müşteri krallığı”nın yaşandığı bir döneme girdi. Artık tek bir enerji kaynağına bağımlı kalmak yerine, kişisel ihtiyaçlara, bütçeye ve çevresel değerlere göre ideal aracı seçmek mümkün. Bu devrim sadece teknolojik bir dönüşüm değil; aynı zamanda tüketici davranışlarını, şehir planlamasını ve enerji politikalarını da yeniden şekillendiren kapsamlı bir değişim. Ve bu değişimin daha başındayız. Otomotiv sektörü, tüketici lehine şekillenen bu çeşitlilik döneminde gerçekten de “müşteri krallığı”nın yaşandığı bir döneme girdi.
MOBİL UYGULAMA ÜZERİNDEN ŞARJ DENEYİMİNİ YÖNET
Türk Telekom’un elektrikli araçlara özel şarj ağı E4 Şarj, mobil uygulaması sayesinde 2025 yılında kullanıcı deneyimini yeni bir seviyeye taşıyor. Elektrikli araçların günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelmesiyle birlikte, şarj altyapısının dijital entegrasyonu kritik önem kazandı. Bu noktada, Türk Telekom’un iştiraki TT Ventures tarafından geliştirilen E4 Şarj mobil uygulaması, sürücülerin yolculuklarını kolaylaştırmak için tasarlanmış güçlü bir dijital araç olarak öne çıkıyor. E4 Şarj uygulamasının sunduğu canlı harita özelliği, kullanıcıların kendilerine en yakın şarj istasyonunu anlık olarak görüntülemesine ve uygunluk durumunu görmesine olanak tanıyor. Boş portları önceden görebilmek, zaman kaybını önlerken sürücülerin rotasını daha verimli planlamasını sağlıyor.
KOLAY REZERVASYON MOBİL ÖDEME
Mobil uygulama üzerinden istasyon rezerve etmek ve temassız ödeme yapmak mümkün. Kullanıcılar, uygulamaya kayıtlı kredi kartlarıyla hızlı ödeme yapabiliyor, fiş ve fatura işlemleri ise dijital olarak saklanıyor. Bu özellikler özellikle iş seyahatleri yapan sürücüler için büyük kolaylık sunuyor. Kullanıcı deneyimini sürdürülebilirlik boyutuyla da güçlendiren E4 Şarj, mobil uygulamada sunduğu şarj geçmişi ve karbon ayak izi hesaplama modülleriyle çevre bilincini teşvik ediyor. Ne kadar enerji tükettiğinizi ve bunun çevreye etkisini görmek artık sadece birkaç dokunuş uzağınızda. Uygulama, şarj işlemi başladığında ve tamamlandığında bildirim gönderiyor. Ayrıca şarj istasyonlarının bakım veya güncelleme süreçleriyle ilgili uyarılar da mobil cihazlara iletiliyor. Bu sayede sürprizlerle karşılaşmadan güvenli bir deneyim sağlanıyor. E4 Şarj uygulaması, App Store ve Google Play üzerinde 4,6’nın üzerinde kullanıcı puanına sahip. E4 Şarj mobil uygulaması sadece bir şarj takip aracı değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik, güvenlik ve hız üçgeninde yeniden tanımlanan bir kullanıcı deneyiminin parçası. Türk Telekom’un dijitalleşme vizyonuyla entegre edilen uygulama, 2025 yılında elektrikli araç kullanıcılarının en güvenilir yol arkadaşı haline gelmiş durumda.