Çin’in ünlü think tank’i Center for China and Globalization’ın Başkan Yardımcısı Victor Gao‘nun, ‘Ya Çin, bütün bu olan bitenden dolayı ABD pazarını kaybederse?’ sorusuna verdiği cevap; geçen haftadan bu yana esip gürleyen ABD Başkanı Donald Trump‘ın, sürpriz bir şekilde attığı ‘büyük geri adım’ını da açıklıyor. Avukat ve aynı zamanda uluslararası ilişkiler uzmanı olan Prof. Gao, bir yandan omuzunu silkiyor, bir yandan da tekrar tekrar “ABD pazarını kaybetmek umurumuzda değil, umurumuzda değil” diyor. Ardından, Çin’in 5 bin yıldır var olan bir ülke olduğunu hatırlatarak, şu sözlerle meydan okuyor: “Bu 5 bin yıllık dönemin çok büyük bir bölümünde ABD diye bir ülke yoktu bile. ABD’nin Çin’in ihracatındaki payı sadece yüzde 15. Dünya yeteri kadar büyük, biz bu yüzde 15’i her yerden buluruz. ABD kendini Çin’e karşı kapatmak istiyorsa kapatsın keyfi bilir. Pek de umurumuzda değil.” Bu üst perdeden cevabın sebebini ikinci soruda anladım. Gao aslında ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’ın ‘Çinli köylüler’ ifadesine bozulmuş. Çin’in nüfusunun çoğunun çiftçi ailelerden geldiğini söyleyen Gao, bu durumun Çin’in dünyanın bir numaralı sanayi ve teknoloji ülkesi olduğu gerçeğini değiştirmediğini vurguluyor. Son olarak ABD’li yetkilileri önyargıyı bırakıp, Çin’e gereken saygıyla yaklaşmaları tavsiyesinde bulunuyor. Artık biliyorsunuz, Trump’ın tarife çılgınlığının arkasında Çin ile rekabet var. Ve yaşın yanında kurunun da yandığı bu savaşta, Trump geçen hafta 185 ülkeye ek gümrük vergisi getirdi. Sonra hızını alamayıp Çin’e yönelik tarifeleri hafta boyunca birkaç kez daha artırdı. Tabi Çin de geri durmadı aynı oranlarla karşılık verdi. Geçen hafta işin ‘var mı artıran’ noktasına geldiğini yazmış, önümüzdeki günlerde neler olabileceğinin kestirilemediğini belirtmiştim. Nihayetinde haftaya ABD’den gelen bir geri adım haberiyle başladık. Apple, Tesla gibi Çin’de büyük üretim merkezleri olan birçok ABD’li firmanın baskısıyla Trump, bu ülkeden gelen elektronik ürünlere yönelik vergi artışlarını kapsam dışı bıraktığını duyurdu. Bununla da yetinmeyip, bütün söyledikleriyle çelişerek ‘Çin ile müzakereye hazırız’ deyiverdi. Trump’ın tarifeleri ilk açıkladığı günkü ton ile son konuşmasındaki ton oldukça farklıydı. Tarifelerin sonuçlarına ilişkin daha fazla veri önüne gelmiş olacak ki Trump, Gao’nun işaret ettiği ‘saygı çerçevesine’ girmiş gibi görünüyor. Ne de 2024 yılında 1.2 trilyon dolar dış ticaret açığı veren ABD. Aksine Çin’in bu dönemde bir trilyon dolardan fazla cari fazlası var. ABD’nin dış ticaret açığının 300 milyar doları Çin’den kaynaklanıyor. ABD’nin bu ülkeye karşı korumacı bir tavır içine girmesi aslında gayet doğal. Bu ilk bir-iki hafta içindeki gelişmeler Çin’in lehine gibi görünse de uzun vadede Trump’ın önlemlerinin ABD’nin menfaatine olacağı hesaplanıyor. En azından Trump yönetiminin hesabı böyle. ABD’nin şimdiden günlük 2 milyar dolar kazançlı olduğunu açıklayanlar da bu hesabı yapanlar. Aynı ekip, sadece tarife uygulamalarıyla ABD’nin gelecek 30 yılda elde edeceği avantajın 16 trilyon dolardan fazla olacağını öngörüyor. Elektronik ürünleri kapsam dışı bırakmak şeklindeki şu anda geri adım gibi görünen hamleler ise ABD’li üreticilere zaman kazandırmak şeklinde yorumlandı. Ancak acaba Trump, tarifeleri artırarak en büyük düşmanı Çin’i yani uyu(tulama)yan devi mi uyandırdı, Çin şimdi dünya pazarına daha çok mu odaklanır?’ diye soranların sayısı hiç de az değil. Tarife günlüklerinde şimdilik durum bu.