ATV’nin yeni dizisi ‘Zembilli’, tarihi atmosferi ve sürükleyici hikâyesiyle dikkatleri üzerine çekerken, Yalçın Hafızoğlu da dizide canlandırdığı karakterle izleyicilerin ilgisini çekmeyi başardı. Hafızoğlu ile ‘Zembilli’ serüvenini, karakterine bakışını ve projeye dâhil olma sürecini konuştuk. ‘Tarık’ karakteri gibi parayı önemseyen biri olmadığını söyleyen Hafızoğlu, “Tarık gibi kısa yoldan para bulma derdinde değilim. hoyrat biri değilim. Gereksiz para harcamayı sevmem. Para benim için sonuç” diyerek paranın mutlulukla bir ilgisi olmadığını savundu.
Yeniden atv ekranlarında seyirci karşısına çıkıyorsunuz. Atv izleyicisiyle aranızda iyi bir bağ olduğunu düşünüyorum. Çok seviyorlar sizi, siz ne düşünüyorsunuz?
Zembilli ATV ekranlarındaki dördüncü işim. Daha önce 5 sezon EDHO ve toplam 1 sezon diyebileceğim şekilde Yalnız Kurt ve Kör Nokta projeleri ile yer aldığım bir kanal. EDHO uzun soluklu olduğu için şanslıydım ve izleyenlerle güzel bir bağ kurabilmiş oldum. Bunda tabi A2′ de tekrar yayınlarının olmasının da payı büyük. Zembilli dizisine kadar çoğu izleyen “Hızır Ali” veya “maviş” diye seslenirken artık “Tarık” veya “Veterinerim” şeklinde sesleniyor. Bu da oldukça hoşuma gidiyor.
İSTANBUL’U ÇOK ÖZLEDİM
Zembilli dizisinde size cazip gelen şey neydi?
Alışılagelmiş dramalardan olmayışı ilk cezbeden unsurdu diyebilirim. Bir köyde/kasabada 4-5 arkadaşın başından geçen olayları anlatan ve sıradan insanların basit dertleriyle dertlenen, küçük şeylerle mutlu olabilmeyi beceren insanların hikayesi olması beni kendisine çekti. Hayatın içinden bir konusu var. Sıra dışı entrikalar, olağan dışı aile ilişkileri gibi durumlar veya günlük hayatta başımıza gelmesi mümkün olmayan olayları izlettirme çabası gibi bir niyet bizim dizimizde yok. Olsa da bu gibi durumları çok hızlı bir şekilde tıpkı hayatta verdiğimiz tepki kadar bir yerden inceleyip geçiyoruz. Sırf dizi yapıyoruz ve belli bir minütajı yakalamamız lazım diye konuları uzatmak gibi bir derdimiz yok. Ya da abartılı bir yerden durumları ele almak gibi bir derdimiz yok. Bu ve bunun gibi nedenler benim diziyi seçmemde etkili oldu.
Şehir dışındasınız. İstanbul’u özlediniz mi yoksa oradaki sakinlik iyi mi geldi?
Sakinlik iyi geldi tabi ama İstanbul’u – Kadıköy’ ü, ailemi-arkadaşlarımı, işlerimi, Fenerbahçe maçlarına gitmeyi, ne bileyim Moda Sahil’de oturmayı, çay içmeyi, Alkera ile provadan sonra yemek yemeyi, sokaktaki adamla “Scooter’ı niye buraya park ettin” diye tartışmayı, gece yarısı komşudan gelen müziği duvara vurarak susturmayı, normal bir günü çok özledim. Aslında şöhrete alışamadım. Rutinlerimi, hayatımın sıradanlığını çok özledim. Gerçi her hafta 1-2 gün yine İstanbul’dayım ama çok hızlı bir şekilde işlerimi halletmem gerektiği için zamanım oradan oraya koşuşturmakla geçiyor. İl dışı işlerin bir artısı da bu sanırım. Elimizdekinin kıymetini bilmemiz adına güzel bir deneyim. Yoksa ben bir dönem Kaş’ ta yaşadım. Hala tatil için tercihim kamp yapmaktır. Sakinlik güzel ama insanı insan yapan şeyler seninle birlikteyse güzel. Ne tamamen burası ne de her gün İstanbul. Sanırım önemli olan bu dengeyi yakalayabilmek.
Tarık’ın şu sıralar aşkla sınavı var. Didem’le çok yakıştırıyor seyirci. Evlenirler mi? İkili arasında neler yaşanacak sizce?
Didem ile Tarık evlenir mi bilmem ama çok iyi arkadaş olabilirler gibi geliyor. Başına bir sürü dert açan birine kötü davranmayan bir Tarık’tan bahsediyoruz. Bunda tabi Didem’in sempatik bir yapıda olmasının da etkisi vardır.
Aşkı nasıl tarif edersiniz?
Aşk benim için bağlanmak demektir. Romantik biriyim bence ama sanırım herkesin anladığı gibi bir romantizm algım yok. Daha rasyonel bir romantik olduğum söylenebilir.
GEREKSİZ PARA HARCAMAYI SEVMEM
Sizin parayla ilişkiniz nasıl? Sürekli hesap yapan, paranın hesabını bilenlerden misiniz?
Benim birden çok uğraşım var. Bu yüzden para ile ilişkim biraz iş yapabilme kapasitesine biraz da hobilerime zaman ayırabilme gücü ile doğru orantılı. Fakat hoyrat biri değilim. Gereksiz para harcamayı sevmem. Onun yerine gidip bir müzik aleti daha alabilirim mesela.
Çok para mutluluk getirir mi size göre?
Az para da çok para da mutluluk getirmez. Mutlu olmak için paradan bağımsız şeylere ihtiyacımız var. Para için ise iyi bir eğitime, işimizi ahlaklı yapmaya ve kendimizi geliştirmeye ihtiyacımız var.
EDHO GÜNLERİ ÇOK GÜZELDİ
Dostluk demişken, Oktay Kaynarca, Ozan Akbaba, Yunus Emre Yıldırımer… O ekip de çok iyiydi. Şimdi herkes başka projelerde yer alıyor. Görüşüyor musunuz arada? Ve özlüyor musunuz beraber çalıştığınız günleri?
Görüşüyoruz tabii ki. 5 yıl her gün birlikte zaman geçirdiğimizi düşünürseniz hiçbir şey yaşanmamış gibi herkesin hayatına devam etmesi olmaz. Fakat herkes farklı işlerde ve farklı illerde gibi bir durum oluştu. Bu süreçte daha çok dijital sohbet gruplarındayız diyebilirim. EDHO günlerini de özlüyorum aslında ama sanırım onun da misyonu aslında o zaman tamamlanmıştı. Bazen birlikteliklerin tadında bırakılması gerekiyor. Bunu da yaşayarak öğrenmiş oluyoruz.
HAZİNEM İŞLERİMDİR
Hiç altın ya da hazine aradınız mı? Definecilik hazine avı gibi şeylere hevesiniz var mı?
Hayır. Aklıma bile gelmedi. Benim hazinem işlerimdir.
Gömü bulmak için mezara girdiğiniz sahne keyifli bir sahneydi. Sizce nasıldı?
Hava oldukça soğuktu. Üşüdüğümüzü hatırlıyorum. Fakat sanat ekibimiz bizim konforumuzu gözeterek sahneyi tasarladığı için oldukça şanslıydık. Lahitin içi başka bir yerdeydi dışı başka bir yerdeydi. Bu tip sahneler artacak gibi duruyor. Bakalım ben de merakla bekliyorum.
KENDİMİ ZORLAMAYI SEVERİM
Köşeyi dönmeyi isteyen bir adam Tarık. Siz de öyle biri misiniz?
Benim parayla ilişkim Tarık gibi değil. Tarık biraz kurtarıcı gibi hissediyor kendisini. Ailesi ve arkadaşlarını bulacağı para ile kurtarma derdinde. Hatta tüm Zembilli’nin dertlerini para ile çözebileceğini sanıyor. Onun derdi çok ve acilen çok paraya ihtiyacı var. Benim ise öyle değil. Para benim için bir sonuç. Yaptığım işi en iyi şekilde gerçekleştirdiğimde edineceğim bir kazanç. O yüzden ben Tarık gibi kısa yoldan para bulma derdinde değilim. Aksine bu tip kazançların kısa vadede kaybedileceğini düşünürüm. Oyunculuk veya müzisyenlik yaparken işimi kendi potansiyelimin de üzerinde yapmayı hedeflerim. Kendimi zorlamayı severim. Bunun karşılığında da hakkettiğim parayı kazanmaktır hedefim.