ATV ekranlarında 16 Haziran Pazartesi akşamı yepyeni bir dizi başlıyor. Senaryosu ve proje tasarımı Burak Aksak‘a, yönetmenliği Selçuk Aydemir‘e ait olan Aile Saadeti adlı dizi üçüncü derece akraba olduklarını dahi bilmeyen üç farklı ailenin yolları kesişmesiyle başlayan ilginç bir hikayeyi anlatıyor. Aile bağlarını, çatışmaları ve sürpriz dostlukları hem komik hem de duygusal bir dille ele alan dizi, Yeşilçam sıcaklığını modern bir anlatımla sunuyor. Bir süre önce buluşan ve hummalı bir çalışma içerisine giren ekiple bir araya geldik.
Ekip çok uyumlu, samimi ve doğal. Herkes setteki mutluluğun ve doğallığın ekrana yansıyacağı konusunda hemfikir. Ekibi yakalamışken ünlü oyuncularla kısa bir bayram sohbeti de yaptık. Buse Meral, Burak Dakak, Vildan Atasever ve Hakan Karsak ile ailelerine olan bağlılıklarını, kalabalık sofralarda buluşmanın sıcaklığını konuştuk. Ünlü oyuncular, unutulmaz anılarını ve bayram ritüellerini anlattı.
– Aile Saadeti ile atv ekranlarında izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyorsunuz. Tüm ekip yoğun bir çalışma içerisine girdiniz. Setten eğlenceli kareler geliyor. Nasıl bir uyum oldu aranızda?
– Burak Dakak: Açıkçası çok keyifli geçiyor. Herkes yavaş yavaş birbirine ısınıyor. Bence uyumlu bir ekip olduk. Set de çok keyifli geçiyor. Heyecanlı bir şekilde yayını bekliyoruz.
– Buse Meral: Setteki enerji çok yüksek, ekip olarak gerçekten iyi bir uyum yakaladık. Kendimi güvende ve ait hissettiğim bir ortam. Herkes işini çok ciddiye alıyor ama aralarda kahkahalar da eksik olmuyor, bu da işi daha da keyifli hale getiriyor.
– Hakan Karsak: Evet gerçekten tempolu, eğlenceli ve titizlikle geçiyor. Uyum ile ilgili sanırım, şanslı oyunculardan biriyim. Çünkü ekipte daha önce beraber çalıştığım hem oyuncu hem de set emekçisi dostlarım var. Bu benim hızlı uyum sağlamama katkı sundu. Yeni tanıştığım dostlarla da çok hızlı kaynaştık. Elbette yaptığımız iş takım işi, yani takım şahane.
– Vildan Atasever: Birlikte bir hikayenin parçalarını oluşturuyoruz. Burak Aksak bir Tülay yazdı, ben de oyun arkadaşlarım ve yönetmenimiz Selçuk Aydemir’le birlikte onu bütünün içinde tanıyorum. Çok eğleniyorum onunla. Diliyorum ki hikayemize eşlik eden seyircilerimizde hikayemizin, karakterlerimizin dostları olacak. Herkese hayırlı olsun. Hep beraber iyi eğlenceler.
– En güvenli alanımız ailemiz. Aile size ne ifade ediyor?
– B.D.: Aile gerçekten benim için hem kendi ailem hem de tüm sevdiklerim aslında. Aile, yanlarında huzurlu hissettiğim, güvende hissettiğim ve en mutlu anları yaşadığım kısım hayatımda. O yüzden benim için anlamı çok büyük.
– B.M.: Aile benim için hem köklerim hem de en çıplak halimle kabul gördüğüm yer. Her şey değişse bile, insanın içini ısıtan o tanıdık his hep orada kalıyor.
– H.K: Aile yaşamın en tepesindeki ilk yapı taşı. Çok güzel bir ailede büyüdüm. Rahmetli annem ve rahmetli babamın bize en büyük öğretisidir; “Aile her şeydir” acısıyla tatlısıyla yaşama dair sizi ayakta tutan köklerinizdir.
– V.A.: Sizin de dediğiniz gibi en güvenli alanımız. Sevgiyi, sevmeyi öğrendiğimiz evimizdir. Sığınağımızdır.
– Hayatınızda olmazsa olmazlarınız neler?
– B.M.: Samimiyet benim için çok kıymetli. Onun dışında müzik, doğa, dostlarım ve kendimi ifade edebildiğim bir alan. Bunlar olmadan çok zorlanırım.
– H.K.: Kızım… Jinda Deniz… Onun olmadığı hiçbir şeye sanırım tahammülüm de yok. (Gülümsüyor)
– V.A.: Hayatta olmazsa olmaz sağlıktır. Sağlıklıysan her şey olur. Olmayanda da hayır vardır.
– Geniş aileleri, kalabalık sofraları sever misiniz?
– B.D.: Severim, çok severim. Geniş sofralarda aileyle, dostlarla birlikte olmaktan çok keyif alırım.
– B.M.: Kesinlikle! Kalabalık sofralardaki sohbetler, paylaşımlar bana hep çok sıcak gelir. İnsan kendini daha çok ait hissediyor.
– H.K.: Diyarbakırlıyım. Çekirdek başlayıp yıllar geçtikçe kalabalıklaşan bir ailede büyüdüm. Tek kelimeyle “hastasıyım.” (Gülüyor)
– V.A.: Ben büyük bir ailede büyüdüm. Sofralarımız hep kalabalıktı. Şimdi de öyle ailemiz ve aile dediğimiz dostlarımızla sofra da buluşup sohbetler etmeyi çok seviyoruz. Yaşam paylaşınca daha anlamlı. Emek verip kurduğumuz sofralarda ağız tadıyla yapılan muhabbetten daha mutluluk verici bir şey yok.
– Bayramlar size ne ifade ediyor?
– B.D.: Aileyle olmak, dostlarla, arkadaşlarımla birlikte olmak ve keyifli vakit geçirmek aslında. Yani bir araya gelme duygusu galiba benim için bayramın ifade ettiği şey. Çocukluğumdan da kalan, bayramda aileyle, akrabalarla vakit geçirmek, bol bol yemek yemek, şeker toplamak gibi şeyler hep bana çocukluğumu hatırlatıyor. O yüzden bayram benim için çok sevdiğim ve bana huzur veren bir şey.
– B.M.: Bayramlar bana sadece tatil değil, biraz durmak, sevdiklerime zaman ayırmak ve içten gelen küçük mutlulukları yaşamak gibi geliyor. Küçükken şekerlerdi, şimdi o sıcaklık hissi.
– H.K.: Mutluluk, dayanışma ve yeni kıyafetler. (Gülüyor)
– V.A.: Sevdiklerimizle birlikte olmayı, sarılmayı, umudu…
ÇOCUKLAR, OYUNLARINA KATILINCA MUTLU OLUYOR
– Nasıl geçiriyorsunuz bayramları? Akrabaları ziyaret eder misiniz? Kendinizden küçüklere harçlık verir misiniz?
– B.D.: Bayramları ailemle geçirmeyi çok severim. Sevdiklerimle beraber olmayı, nişanlımla birlikte ailelerimizi ziyaret etmeyi, arkadaşlarımızla vakit geçirmeyi… Hep beraber bir arada olmayı çok seviyorum aslında. Küçükken harçlık almayı daha çok seviyordum tabii ama artık daha çok harçlık veren taraftayım. Onun da ayrı bir keyfi oluyormuş. (Gülüyor)
– B.M.: Bayramda ailemle vakit geçirmeye çalışırım, sevdiklerimi aramadan edemem. Küçükler varsa da mutlaka harçlık veririm, o heyecanı ben de yaşadım çünkü. (Gülüyor)
– H.K.: Aslında çok güzel geçer ve ziyaret trafiği olur fakat farklı bir ilde yaşadığım için gidemediğim zaman tek ve yavan geçiyor.
– V.A.: Tabii ki ailelerimizi ziyaret ediyoruz, uzaktaki akrabalarımızla, dostlarımızla bayramı kutluyoruz, arıyoruz birbirimizi. Bunu bayramdan bayrama da yapmıyoruz. (Gülüyor) Çocuklar oyunlarına dahil olduğunuzda mutlu olurlar, onlar mutlu olunca ben de mutlu oluyorum.
KIYAFETİMİ YANIMA KOYAR UYURDUM
– Unutamadığınız bir bayram anınız var mı?
– B.D.: Muhakkak vardır. Küçüklüğümde Ankara’da geçirdiğim bayramlarda, ailemle birlikte çok güzel anılarım oldu.
– B.M.: Küçükken bayram sabahı için özel hazırladığım kıyafeti gece uyurken yanıma koyardım. Sabah ezanıyla uyanıp hemen giymeye çalıştığım o anları unutamam, içimde hâlâ aynı heyecan kalmış gibi.
– H.K.: Kızım küçükken benim verdiğim harçlıktaki kağıt parayı kıstas alarak o paradan daha küçük paraları kabul etmezdi. (Gülüyor)
– V.A.: Çocukluğumdaki bayramları hatırlarım hep. Dünyadan habersiz olmak çok neşeliymiş. Oyun oynamak çok güzelmiş.
HAYAL KURMAYI HİÇ BIRAKMADIK
– Sizlerin çocukluğu nasıl geçti?
– B.M.: Çocukluğum hem çok renkliydi hem de bazı duygularla erken tanıştığım bir dönemdi. Ama hayal kurmayı hiç bırakmadım, belki de beni oyunculuğa iten şey o dünyalar oldu.
– H.K.: Kalabalık, zor ama ailem sayesinde muhteşem. Ailedeki en küçük benim. Harika iki ablam bir abim var… Sayelerinde hayat bana güzeldi. Hayat çoğu zaman çok zordu, en ama en zor zamanlarda bile hep ne olursa olsun sarıldık birbirimize. “Geçecek” ya da “Üstesinden geliriz” dedik. Fazlasıyla çalıştık ve çok emek verdik. Çok şey borçluyum onlara.
– V.A.: Benim çocukluğum çocuk gibi geçti. Güven duyduğum, beni seven ve koruyan bir ailede büyüdüm. Mutluydum. Kardeşlerimle el ele geçirdiğimiz günler bugünlerimin sebebidir.
Annemin babamın öğrettikleriyle bugün daha güçlü bir kadınım. Yüreğimdeki sızıyla bütün çocukların dünya dediğimiz ailemizde güvenle büyümesini, barış içinde yaşamasını diliyorum. Bayramlar çocukların güldüğü bayramlar olsun. Canlar yanarken insanın kendi mutluluklarından bahsetmesi acı verici.