Santorini Yanardağı Türkiye’yi etkiler mi?

Santorini Yanardağı Türkiye’yi etkiler mi?
A+
A-


Yunan adası Santorini‘de sallantılar devam ediyor.

Günlerini şiddetli deprem korkusu, yanardağ patlaması ve Tsunami endişeleri arasında geçiren bölge sakinleri, evlerini terk ediyor.

Uzmanlar ise “Beklenen deprem ne kadar uzun süre gerçekleşmezse, büyüklüğü o kadar büyük olacak” diyor.

Umarım her 50 yılda bir yaşanan küçük çaplı patlamalardan biri olur.

Eğer yaklaşık 17 bin yılda bir olan büyük patlama yaşanırsa vay halimize!

Santorini Yanardağı M. Ö. 1600’lerde öyle bir patladı ki, Girit haritadan silindi. Püsküren gazlar 36 kilometre yukarı çıktı. Nil Nehri ve Anadolu‘nun üstüne bile kül yağdı.

Bu büyük patlamanın etkileri günümüzde yapılan arkeolojik kazılarla bile ortaya çıkıyor.

Çeşme-Bağlararası’nda 2008 ve 2019 yılları arasında yürütülen kazılarda volkanik kül, Tsunaminin izleri ve kurbanlarına ait kalıntılar ortaya çıkmıştı.

Böyle büyük bir patlamanın yaratacağı büyük depremler de yaşanacak kıyametin ekstraları!

Ortaya çıkan gazlar ve lav dumanı gökyüzünü kaplarsa tüm uçuşlar uzun süre iptal olur.

Bundan küresel ticaret etkilenir.

Dumanla kaplı atmosfer yüzünden uzun süre alacakaranlıkta yaşarız, hava soğur vs.

Tabii bu çapta bir felaket ticarete ve turizme büyük darbe vurur.

Uzmanlar Minos dönemindekine benzer dehşet bir patlamanın gerçekleşmesi pek olası görmüyor ama Santorini Yanardağı’nın sağı solu belli olmuyor, birden patlıyor!

O yüzden en kötü senaryoya hazır olmalıyız. En azından 7 büyüklüğünü aşan bir depremin yaratacağı Tsunami riskine karşı telefonlara AFAD uygulamasını yüklemekte fayda var.

Uygulama depremin ardından Tsunami uyarı mesajı atacak. Bu mesajdan sonra gerisi size kalmış.

20-30 dakika içinde deniz kıyısından 4-5 kilometre uzaklaşmanız gerekiyor.

***


KURTARMA EKİPLERİ DE ENKAZ ALTINDA KALACAK!

Santorini’deki sallantıların, 6 Şubat depremlerine denk gelmesi de enteresan.

İki yıl önce bugün Kahramanmaraş ve Hatay merkezli 11 ili yıkan depremlerde 50 binden fazla vatandaş hayatını kaybetmişti.

Facianın yıl dönümünde Prof.

Dr. Naci Görür‘ün, Marmara Bölgesi‘ni işaret ederek 7,5 büyüklüğünde bir depremin beklendiğini ve depremin yaklaşık 2 dakika sürebileceği iddia etti.

Görür, depremde İstanbul‘da en az 100 bin bina çok ağır hasar alacağını ve bu durumun 4 milyon insanı ölümü ile sonuçlanabileceğini söyledi.

“4 milyon mu?” dediğinizi duyar gibiyim.

İstanbul’un nüfusu 2025’te 16 milyon 708 bine çıkacak! Buna bir de günlük 2 milyon yerli ve yabancı turist hareketliliğini ekleyin! En kötü senaryoya hazır olmayız!

Peki, İstanbul’da 100 bin bina enkazının altında kalanlar ne olacak?

Uzmanlara göre 7 milyon kurtarıcıya ihtiyaç var ama tüm dünya birleşse bu kadar kurtarıcı bir araya gelemez.

Daha kötüsü; kurtarma ekipleri ve araçlar en çok İstanbul’da bulunuyor. Depremde kurtarma ekipleri ve araçları da enkazın altında kalacak!

Kısacası İstanbul’u kurtaracak bir İstanbul daha lazım! Ama bu da yetmez!

Büyük bir depremde köprüler, yollar, elektrik, internet vs. bütün altyapı çökecek ve yardımı getirmek daha zor olacak.

En etkili çözüm kentsel dönüşüm ama Prof. Dr. Gürsel Öngören’e göre İstanbul’da 3,6 milyon konut var, bunun 1,3 milyonunun dönüştürülmesi lazım. 2012’den bu yana bu bina stokunun yüzde 15’ini dönüştürüldü.

Daha yapılacak çok iş var!

Müteahhitlerin kar hırsı yüzünden bazı semtlerde kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüme dönüştü.

Müteahhitler, özellikle Beşiktaş, Şişli ya da Kadıköy’de daha fazla daire çıkacak yapılara yöneliyorlar.

Ada bazında düzenlemeler yapılmalı lakin birçokları bu işten nasıl kar ederim derdinde!

Meksika’da 1985’deki 8,2’lik depremde, on binlerce insan hayatını kaybetti.

2017’de 7,1 büyüklüğündeki depremde ise sadece 370 insan öldü.

Çünkü Meksika kentsel dönüşümü başardı.

Meksika’nın neleri başardığı uzun bir yazı konusu ama Meksika bile başarıyorsa Türkiye’de başarmalı!

***


KUVER ÜCRETİNİ GERİ ALABİLİRSİNİZ

Kafe ve restoranlarda fahiş fiyatlar yetmezmiş gibi kuver ücreti almak da rutine dönüştü.

Eskiden lüks yerlerde gördüğümüz kuver ücreti şimdi mahalle arasındaki kafelerde bile uygulanmaya başlandı.

Oysa kuver ücreti almak yasal değil. (Bkz; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 6 maddesinin 3 fıkrası) Hatta E-Devlet’ten ödediğiniz kuver ücretini geri alabilirsiniz. Bunla ilgili sosyal medyada videolar var.

Kısaca özetlersek; EDevlet’ten Tüketici Hakem Heyeti’ne giriyorsunuz. Kodu kopyalıyorsunuz. Sonra tüketici bilgi sistemine işletmenin ismini ve fatura ya da fişi ekliyorsunuz.

Hepsi bu kadar!

Sonrasında hemen işletme müdürü sizi arayıp, kuver ücretini iade edeceğini söylüyor.

Çünkü ödemezse mahkeme süreciyle uğraşmak zorunda.

Eğer sizden kuver ücreti almak için ısrar eden olursa siz de onu uğraştırın!

E-Devlet’e bildiriminden sonra kuveri iade etmek isteyen işletmeden ödeme almayın.

O da hukuki süreçle uğraşsın ve hatasını anlasın!

***


ŞEF DANİLO’NUN ÇAYI

Şef Danilo Zanna’nın mekânında bir bardak çayın 85 lira olması sosyal medyada tartışılıyor.

“Çayı İtalya’dan mı getiriyor” diyenler var.

Evet, fiyat yüksek ama o mekân da sadece makarna yemek için değil piyasa yapmak için gidenler de var.

Yüksek fiyatı ödemeye razı bir müşteri kitlesi de var.

Manzaralı, ünlü ya da lüks bir mekânda sadece çay içip yer işgal etmenin elbette bir karşılığı olmalı. Öte yandan üç-dört kişi gidip, yemek yediğinizde de bazı mekânlar çaydan, sudan 50-70- 100 lira alıyor.

Ben o masayı bir çay içip işgal etmiyorum ki!

İşletmeye yeterince para kazandırıyorum. Normalde ikram olması gereken çaydan 85 lira almak etik değil. Hatta fırsatçılık.

***


Altyazı

“Herkesin yeri, onları umursayan insanların yanıdır.”(Travelers)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.