Kristen Bell’in sunduğu gecede, ödüllerin sahipleri arasında Demi Moore, Timothée Chalamet, Zoe Saldaña ve Kieran Culkin gibi isimler dikkat çekti. Ancak gecenin en büyük sürprizlerinden biri, ‘Conclave’ filminin ‘Wicked’ gibi güçlü rakiplerini geride bırakarak En İyi Oyuncu Kadrosu ödülünü kazanması oldu. Televizyon kategorisinde ise ‘Shogun’ büyük ödülleri toplayarak geceye damga vurdu.
Selena Gomez özel dikim Celine elbisesiyle zarafetini konuşturdu. Kırmızı halıda hem şık hem de göz kamaştırıcı bir duruş sergiledi. Gecede tartışmasız bir şekilde en beğendiğim isim oldu.
Demi Moore bir ödül daha kazanarak sevindirdi ancak kırmızı halıda Bottega Veneta seçimi hayal kırıklığı yaşattı. Elbisedeki çok belli olan potluklar ve bolluk, Moore’un kusursuz diyebileceğim stiline gölge düşürdü.
Shogun dizisinin yıldızı Anna Sawai, muhteşem bir görünüm sergileyerek gecenin en şık isimlerinden biri oldu. Zaten böyle bir Armani Privé giyerek kötü görünmek de hiç de kolay olmasa gerek.
Millie Bobby Brown her zaman olduğu gibi yine yaşını iki katı fazla gösteren bir görüntü sundu bizlere.
Timothée Chalamet fosforlu Chrome Hearts gömleğiyle 17 yaşında gibi görünmeyi başardı. Bob Dylan’ın eski bir kıyafetinden ilham alınarak tasarlanan bu stil, oyunculuk performansını gölgede bırakacak kadar konuşuldu. SAG Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanan en genç aktör olan Chalamet’nin, Oscar yarışında Adrien Brody ile rekabeti merak konusu. Şansı biraz daha yüksek görünüyor.
Gossip Girl dizisinin başrol oyuncularından Blake Lively‘nin yıldızının yaşanan skandallar yüzünden düşüşe geçtiği bir dönemde Leighton Meester’ın yükselişe geçmesi ilginç bir karma olsa gerek. Blake Lively ve Ryan Reynolds’ın çalkantılı ilişkisi, Leighton ve Adam Brody’nin huzurlu birlikteliğiyle tam bir tezat oluşturuyor.
Zoe Saldana özel dikim Saint Laurent serisine devam ediyor ve yine şıklığından şaşmıyor. Gecenin en şık isimlerinden biri olmuş.
Ariana Grande kırmızı halıda Loewe imzalı bir elbiseyle boy gösterdi. Ancak bu tasarım, Loewe’nin imza çizgisinden o kadar uzak bir duruş sergiliyor ki, kırk yıl düşünsem bu markaya ait olduğu aklıma gelmezdi. Ödül sezonu boyunca moda anlamında beklenen etkiyi yaratamayan Ariana, yine heyecan uyandırmayan bir seçimle karşımıza çıktı.
SULTAN MAKYAJI DÜNYA TRENDLERİNDE 1 NUMARA!
Yeşilçam’ın Sultanı Türkan Şoray’ın adı geçtiğinde akla yalnızca unutulmaz filmleri, büyüleyici bakışları ya da efsanevi rolleri gelmez. O, aynı zamanda güzelliğiyle, tarzıyla ve kendine özgü makyajıyla da bir ikondur.
Bugün, 7’den 70’e herkesin hafızasında yer eden bu makyaj akımı, dijital çağın hızına ayak uydurarak sosyal medyada yeni bir fenomen haline geldi. Turkish Delight (Türk Lokumu) adıyla anılan Türkan Şoray makyajı, dünyanın dört bir yanındaki güzellik tutkunları tarafından keşfedilmekle kalmadı bir de üstüne sosyal medyada viral olacak kadar sevildi.
Turkish Delight makyajının temelinde, gözleri ön plana çıkaran keskin ama zarif çizgiler yatıyor. Eyeliner ile belirginleştirilen badem gözler, Şoray’ın imzası niteliğinde. Dudaklar ise abartısız bir kırmızı veya şeftali tonuyla tamamlanıyor. Sonuç? Zamansız bir zarafet ve göz kamaştıran bir nostalji.
MODA HAFTALARINDA KONUŞULAN TASARIMLAR VE ÜNLÜLER
Moda haftaları başlangıç verdi ve birçok marka koleksiyonunu sundu. Sizlerle konuşulmaya değer defilelerden not aldığım detayları paylaşıyorum…
Londra Moda Haftası, Harris Reed’in sonbahar 2025 koleksiyonu ile başlangıç yaptı. Reed’in bu sezonki vizyonu, punk ve isyan ruhunu zarif altın dokunuşlarla yumuşatarak, güçlü ve romantik bir anlatım sunmayı amaçlıyor.
Richard Quinn’in sonbahar/kış 2025 koleksiyonu izleyenleri romantik bir kış masalına davet etti. Tafta dokular, balo elbiseleri ve narin çiçek işlemeleriyle donatılmış defile, adeta bir görsel şölen sundu.
Burberry’nin podyumunda bu sezon bir veda havası hakimdi. Daniel Lee’nin marka için tasarladığı son koleksiyon, geleneksel mirası modern çizgilerle harmanlayarak şıklık ve yeniliğin kusursuz dengesini sunmayı hedefledi. Ön sırada moda ve sanat dünyasının önde gelen isimleri, aralarındaki zırhlı bir figür ile birlikte bu gösteriyi izledi. Burberry defilesine ülkemizden katılan Mert Ramazan Demir de bu görkemli atmosferin bir parçasıydı.
Milano Moda Haftası’nın açılışını Gucci yaptı. Markanın bu sezonki koleksiyonu, tasarımcı eksikliğinin izlerini taşısa da, yumuşak terzilik, kutu formlu ceketler ve ışıltılı takımlarla dolu bir karma koleksiyon sunarak zarif bir geçiş dönemi yaşattı. Ancak moda dünyasında değişimler her zaman dramatik olur: Sabato De Sarno’nun veda koleksiyonu bile olmadan markadan ayrılması sektörde büyük bir soru işareti yarattı.
DSquared2 defilesinde podyumun tartışmasız yıldızı Naomi Campbell oldu. Karizmatik duruşu ve kusursuz yürüyüşüyle moda haftalarının vazgeçilmezi olan süpermodel, markanın cesur ve iddialı tasarımlarına hayat verdi.
Milano Moda Haftası’nda uzun zamandır görmediğim kadar güçlü bir Fendi koleksiyonu izleme fırsatı buldum. Marka, 100’üncü yılını köklerine sadık ama zamana meydan okuyan bir koleksiyonla kutlamış. Lüks İtalyan kadınının zarafetini yansıtan siluetler, zengin dokular, sofistike bir renk paleti ve kusursuz estetik detaylar koleksiyonun en dikkat çekici unsurlarıydı. Marka, bu koleksiyonla adeta “Yeni bir kreatif direktöre ihtiyacım yok” diyerek Silvia Venturini markanın vizyonuyla emin adımlarla yoluna devam ettiğini ilan etmiş oldu.
Diesel defilesi ise bambaşka bir noktadaydı. Markanın sınırları zorlayan yaratıcı vizyonu, vücuda bant gibi yapıştırılmış gömlekler ve gerçek cilt dokulu triko görünümlü üstler ile farklı bir boyuta taşındı.
Milano Moda Haftası’nın en çok konuşulan defilelerinden biri Versace oldu. Marka, DNA ‘sına sadık kalarak orantısız iddiaya sahip tasarımlarını devam ettiriyor. Defilenin sürprizlerinden biri podyumda yürüyen Romeo Beckham oldu. Beckham soyadının getirdiği ilgi bir yana, kendine güvenli duruşu ve markanın enerjisine uyumuyla dikkat çekti. Ön sırada ise ünlü isimler eksik değildi. Hande Erçel, Donatella Versace ile halıda objektiflere poz vererek Milano Moda Haftası’ndaki varlığını daha da güçlendirdi.