Narsizm! Yakalanmamış psikopat – CEM SANCAR

Narsizm! Yakalanmamış psikopat – CEM SANCAR
A+
A-


Her narsist yakalanmamış bir psikopattır. Mesela Hitler‘in durumu öyledir. Günümüzün psikopatları olarak Netanyahu ve Esed bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Narsist insanda kendini kusursuz görme ve hatalarını kabul etmekte direnme eğilimi vardır. Kendi hatalarına kör olma eğilimleri yüksek olduğu gibi hatalarını içsel olarak bilseler de kabul etmekte zorlanırlar. Kendilerinin kusursuz olduğunu düşünürler veya dışarıya öyleymiş gibi davranırlar.

***

Çağımızda her narsist kendine bir din edinir ve tanrısal bir eda takınır. Bu din semavi olabilir, pagan olabilir, ülkemizde Kemalizm olabilir. Çünkü kişinin kendini üstün bir varlık olarak tanımlaması için bir dayanağa ihtiyaç vardır. Bunlar hırs, haset ve kıskançlıkla dolu olduklarını saklamak için daima “kutsal” bir mask takarlar.

Mesela Muaviye kafası böyle bir kafadır. Tarihin o haşmetli sayfalarında bilgelikle parlayan ilahi bir akışı; şaşalı saltanatlara boğarak ve de insanı daha iyi bir insan haline getirmek için vazedilen yolu bozup zorlaştırarak…

Ve insanlığın ilk gününden bugüne akıp duran hikmet nehrine barajlar kurarak, Hazreti Muhammed Mustafa’nın canı kadar sevdiği insanları öldürüp tahkir ederek… Kendilerini tanrının yeryüzündeki gölgesi ilan etmişler, geldiğimiz noktada maalesef müthiş bir gerilemeye, “manevi bir çöküşe” sebep olmuşlardır.

***

Ötekileştirici Emevi ideolojisiyle bugünün tekfirci Kemalizm’i haddizâtında aynı yazılımın iki ara yüzü gibidir. Birbirlerinin karşıtı olmaktan memnundurlar. Sanki toksik bir mecburiyetin mutsuz evliliğidir onlarınki…

Aynı şekilde kendisine (ilginçtir) Allah’ın âyeti, Ayetullah adını veren ve büyük bir kültürel mirasın üstünde oturan İran’a musallat olan kör tapınıcılar aynı narsist kibrin sonucudur.

Batıcı-Selefi benmerkezcilik, Sünni-Selefi büyüklenme, Şii-Selefi böbürlenme toplumsal aynaya Narsizm olarak yansır, yansımıştır…

***

Narsizmi besleyen ikinci konu ırk edebiyatıdır. Dini, Arap milliyetçisi yapmak kadar, Türk milliyetçisi, Fars milliyetçisi yapmak aynıdır. Açık seçik âyetlere, Muhammedî uyarlara rağmen zâtı muhteremler ıkınırlar sıkınırlar kutsal metinlerden bir ırk çıkartırlar. Çünkü idrak seviyeleri onlara tekâmül etmeyi değil kabileciliği öğütler. Kendi cinsini ırkını nesebini öne çıkartmayı öğütler. Siyonizm bu değil de nedir?

Avrupalıların Afrikalı insancıkları hayvanat bahçelerinde sergilemeleri, İsrail’in Gazze’de Filistinli çoluk çocuğa yaptığı vahşi muamele… Geçmişte Diyarbakır hapishanesinde, köylerde olan ayıp şeyler, öte yandan ayrılıkçı ırkçı lejyonerlerin 40 yıldır Türkiye’nin 3 trilyon dolarına mal olan saldırıları, hep aynı taassubun, “Her şeyi en iyi ben bilirim… ciliğin,” o köküne kadar narsist kendini beğenmişliğin tezahürüdür.

***

Narsistler yüzünden milyonlarca insan kaybolmuş, enerjiler boşa harcanmış, insanlığın refahına katkıda bulunması gereken zekâlar heba olup gitmişlerdir.

Onun için Suriye’nin çoğulcu bir meclisle, ülkemizin barışçıl bir demokrasiyle taçlanması bizim yüreklerimizde bir uyanış davulu gibi çınlar. Onun için kalbî insanlar, öz benliklerini abartmadan birlik sürecine katkı sunar. Çünkü merhametli bir barış, insanı başka insanlara ve hayata daha çok bağlar. Oradan da sadece ve sadece gül gülistan bir yaz bahçesi çıkar…

Şunu da buraya bir kere daha eklemeden olmaz; peygamberler tarihi bir devrimler tarihidir. Bildik bilmedik bütün peygamberler sağlam devrimcidirler. Yalnız onların devriminin sivri ucu mazlumları baskılamaya değil, kendini tanrı ilan etmiş narsist firavunları alaşağı etmeye yöneliktir. Ve onlar gardırop tasarımıyla uğraşmazlar. Onlar kendini bilme fikrini, varoluşun derinine inmek denen tefekkürü ve samimiyeti kurarlar. O nebîlerin, o velîlerin o bilgelerin, yani o Büyük Âşıkların bahsettikleri İnsan-ı Kâmil Medeniyeti işte budur.

***

“Aşkın birisine dokunduğunda,

Başına bela yağmaya başlar” demiş Mevlâna. Öyle olmuş, aşgınan ve göz hizasında konuşanlar geçmişte türlü çeşit şeylerle itilmiş ve kakılmışlar.

Ama vakti zamanı gelmiş, o kazuletlerin diktası gümbür şakır devrilmiş, evrensel hakikatler çoğul bir şekilde konuşulmaya başlamıştır. Yani dilin altındaki baklayı çıkarmanın saati gelmiştir.

***

Bakla şudur: Narsist insanlar, eğilimler, ideolojiler, bağnazlıklar, tümü; korkunun ürünüdürler. Korkudan titreyenler, kurbağa gibi şişip köpürürler, azametli görünmek isterler…

Boşu boşunalığın, foyası ortaya çıktı diye panik-atak geçirenin, ödü patlayanın şişinmesidir bu, nafile bir tatavadır o!

Biz olaya, cesur ve munis olanın, kendini ve de haddini bilerek erdem kazananın, alçak gönüllülerin tarafından bakarız…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.