Kantinde verilen ahlaksızlık dersi – YÜKSEL AYTUĞ

Fotoğrafta gördüğünüz, Isparta’da bir okulun kantininde 55 liradan satılan karışık tostun içi… Ekmeğin arasına zar gibi tek dilim sucuk konulmuş. (Adam utanmasa sucuğun esansını sıkıp, ekmeği kapatacak) Etrafında ise zorlukla seçilebilen “mostralık” birkaç peynir kalıntısı ve bıçak ucuyla sürülmüş salça var.

Sucuğun, peynirin, salçanın içeriğini sorgulamıyorum bile. El kadar çocuğa bunu reva görenden “kaliteli” mal mı bekleyeceğim bir de?..

Çocukların okul çağında sağlıklı beslenmeleri adına nutuk atacak filan da değilim. Oraları çoktan geçtik zaten. “Sağlıklı”yı bir yana koyup, “beslenmelerini” sağlamak bile büyük mesele haline gelmiş belli ki…

Asıl canımı sıkan, bu namussuzluğun bir okulda yapılıyor olması. Bu tostu gören çocuktan siz ne hakla okuyup adam olmasını bekleyeceksiniz ki? Helal kazancın esas, dürüstlüğün erdem olduğuna o tostu yiyen çocuk nasıl ikna edilebilir? Çalmanın, çırpmanın, sahtekarlığın “kazandırdığı” bir dünyada, tostun içinde sucuk arayan o çocuğa “iyiliği” öğretmenin bir yolu var mı sizce?

O çocuk o tostu belki de Din ve Ahlak Dersi’nin teneffüsünde almıştı. Ne bilsindi ki okul kantininde ahlaksızlığın uygulamalı dersinin verildiğini?..

Kalp naklini, böbrek naklini hatta karaciğer naklini bile gerçekleştirdik. Ama eğer “vicdan naklinin” bir yolunu bulamazsak insanlık kurtulamayacak…

Şiiri bilen okusun

Onu bilirim, onu söylerim: Şiir yazan, şiir okuyan insandan dünyaya zarar gelmez. Tersinden okursak; şiire uzak duran, insana da mesafeli duruyor demektir.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Lideri Özel arasında bir şiir polemiği gelişti. Özgür Özel, cevap vereyim derken hayatında ilk kez şiir okudu, onu da yanlış okudu. Ziya Gökalp’in ünlü İlahi Ordu şiirini okumaya çabalarken “Camiler mızrağımız” filan diye saçmaladı.

Bir kaç şiir kitabı bulunan naçizane bir gönül arzuhalcisi olarak tavsiyemdir: Herkes bildiği işi yapsın. Cumhurbaşkanı Erdoğan şiir okusun, Özgür bey masa kursun, masa kaldırsın…

A Haber’den kültür taşımacılığı

A Haber’in yerel haberlerinin tiryakisi oldum. Gezgin muhabirler ve kameramanlar evimize cennet Türkiye’nin dört bir yanından bölgesel kültürleri, örf, adet ve gelenekleri son derece renkli ve etkileyici şekilde taşıyorlar.

Pazar günü A Haber’in Anadolu Diyarı ekibinin durağı İzmir Tire’ydi. Sadece köftesi ve kuyu kebabıyla tanıdığım Tire meğer bir çeşit bilardo oyununun da anavatanıymış. 1497’de İspanya’dan sürülen Museviler, bilardonun yerde oynanan bir türünü andıran Karambol oyununu, sığındıkları Tire’ye taşımışlar. 525 yıllık oyunun amacı, rakibin meşe topunu bantları da kullanarak vurmak. Ama öncelik kazanmak için ilk olarak lek denilen kukaları vurmak gerekiyor. Topları isteka ile değil, orta parmağınızla fiske vurarak hareketlendiriyorsunuz.

Bu tür haberleri her izlediğimde nasıl bir kültürel zenginliğin ortasında yaşadığımı daha iyi anlıyorum. Teşekkürler A Haber…

Gaf’let kürsüsü

Hem tişörtünde “Saygı” yazan çocuklarla seremoniye çıkacaksın, hem de Milli Takım kalecisinin annesine 90 dakika küfredeceksin. Yazıklar olsun!

Zap’tiye

İstanbul’dan kar haberi verebilmek için bir buçuk santim karın üzerinde debelenip duran muhabirlere Erzurumlular kim bilir ne kadar gülüyorlardır?

Ne demiş?

CHP için Cumhuriyet’i kuran parti derdim. Cumhuriyet’i Atatürk kurmuş. Bu CHP’liler ceplerindeki saati kuramaz…” (Fatih Altaylı’nın sözleri)