Kalyon Vakfı, eğitim bursu sağladığı öğrencileri bir araya getirdiği Geleneksel Bursiyer İftarını bu yıl da büyük bir katılımla gerçekleştirdi. İyilik Sahada, Bereket Sofrada sloganıyla düzenlenen iftar programında, Türkiye’nin dört bir yanından gelen bursiyerler aynı sofrada buluşarak dayanışma ve paylaşım ruhunu yaşadı.
Kalyon Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu‘nun ev sahipliğinde gerçekleşen davette, KADEM Kurucu Başkanı Prof. Dr. Emine Sare Aydın, İstanbul Valisi’nin eşi Gülden Gül, Yüzyılın Aile ve Gençlik Hareketi Başkanı Güleser Topuz, Bilinç ve Farkındalık Eğitmeni ve Yazar Serpil Doğan Kapucu ve dünyaca ünlü moda tasarımcısı Zeynep Kartal gibi isimler de yer aldı.
Kalyon Vakfı olarak eğitimin yanı sıra kültür, sanat, çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında da sosyal fayda projeleri yürüttüklerini belirten Kalyoncu, bursiyerlere “Vakfımızın desteklediği yüzlerce öğrencinin, ileride ülkemizin dört bir yanında önemli görevlerde yer alarak milletine hizmet edeceğine, ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ vizyonuna sahip çıkarak ülkemizi daha ileriye taşıyacağına inanıyoruz. Bu yüzden sizler bizim için çok kıymetlisiniz, geleceğimizin parlayan yıldızlarısınız” diye hitap etti. İftar davetinde yazar ve müzisyen Hakan Mengüç de ney dinletisi ile özel bir program sundu.
SENA’YA DİKKAT
Yapımcı Emre Oskay‘ın çabalarıyla eski şaşalı günlerine geri dönme yolunda hızla ilerleyen Atlas 1948 Sinema Salonu, film gösterimleri ve söyleşiler dışında tiyatro topluluklarına da ev sahipliği yapıyor. Ben de ilk defa bu tarihi mekânda tiyatro oyunu izledim. Çoğunlukla Bazen isimli oyun, sekiz yaşındayken kaybettiği babasının travmasını üstünden atamayan, ilaçlar ve doktorlarla iyileştirilmeye çalışan Anna’nın on sekiz yaşındayken geçtiği çalkantılı dönemi anlatıyor. Avustralyalı oyun yazarı Kendall Feaver‘in kaleminden çıkan oyun, hem psikiyatriye dair eleştirel bir bakış sunuyor hem de genç bir yazarın iç dünyasını keşfetme çabasını anlatıyor.
Barış Gönenen‘in yönettiği, Selen Uçer, İdil Yener, Sena Kurdoğlu ve Ulaşcan Kutlu’nun rol aldığı oyun, çocukken yazdığı hikâyelerle tanınan ancak ergenlikten itibaren ağır ilaçlar kullanmaya başlayan genç bir kız olan Anna’nın etrafında şekilleniyor. On sekiz yaşına geldiğinde, uzun yıllardır aldığı ilaçların onu nasıl etkilediğini sorgulamaya başlayan genç kız, gerçekten hasta mıydı, yoksa bu ilaçlar onu olması gerekenden farklı birine mi dönüştürdü gibi sorulara yanıt arayan oyunda Anna’ya hayat veren Sena Kurdoğlu, performansıyla öne çıkmayı başarıyor. Annesi rolündeki deneyimli oyuncu Selen Uçer’e başarıyla eşlik eden Kurdoğlu, akılda kalan bir oyunculuk sergileyerek tiyatro ödüllerine göz kırpıyor.
NOKTANIN SONSUZLUĞU
Akademisyen ve ressam Dr. Seval Özcan, ‘No. 1: DOT’ isimli eseriyle sanat ve tekstili bir araya getiren fuarda büyük ilgi gördü.
Eserinde noktanın sonsuzluğunu ve anlam arayışını vurguladığını ifade eden Özcan, geleneksel Türk sanatı çintemani motifinin de eserin sembolik anlatımında önemli bir yer tuttuğunu vurguladı.
BALENİN YILDIZLARI GELİYOR
Devlet Opera ve Balesi tarafından düzenlenen festivaller için geri sayım başladı. Yine sezon boyu büyük ilgi gören eserlerin sahneleneceği festivaller uluslararası sanatçıları da seyirciyle buluşturacak.
Geçtiğimiz yıl Bodrum’da Denis Rodkin ve Eleonora Sevenard’tan izlediğmiz Kuğu Gölü, bu kez bale dünyasının yıldız isimleri Iana Salenko ve Daniil Simkin’in yorumuyla, 8. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali’ nin açılış eseri olarak seyirciyle buluşacak.