İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmez

İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmez
A+
A-


Geçtiğimiz çarşamba günü başlayan kar yağışı milyonlarca İstanbulluya eski kışları hatırlattı. Ne zaman “Artık bu şehre kar yağmaz” denilse, ılıman iklimiyle bilinen İstanbul bize mevsimsel bir sürpriz yapmıştır. Türkiye’nin en kalabalık şehri olan İstanbul’un karla olan imtihanı hep çetin geçmiştir. İşte, İstanbul’un tarihine damgasını vuran en çetin kışlar…

İstanbul‘a kar yağmadan Türkiye‘ye kış gelmez” derler. Böyle bir atasözü var mıdır bilmiyorum ama haklılık payı yok değil. İstanbul’da yağan her kar tanesinin medyada özel bir yeri vardır. Doğu‘daki vatandaşların bu söze hep bir itirazı olmuştur.

Geçtiğimiz günlerde Erzurumlu bir annenin videosu düştü sosyal medyaya. Yarım metre kar üzerinde çocuğunu okula götürürken İstanbul’da okulların kar tatili haberlerine itirazını şöyle dile getiriyordu: Milletinki çocuk da bizimkisi kutup ayısı mı?

Erzurumlu fedakar anne yerden göğe haklı. Peki İstanbullu anneler haksız mı? Onlar da haklı. Geçtiğimiz çarşamba akşamı yaşanan rezaleti sadece bir İstanbullu anlayabilir. Saatlerce süren trafik çilesi, kilometrelerce yolu yürüyerek evine gidenler, metroda uzayıp giden kuyruklar ve metrobüste çıldıran insanlar. Ve yerel yöneticilerin duyarsızlığı.

Hangi yaş grubundan olursa olsun, hemen hemen her İstanbullunun “O yıl öyle bir kar yağmıştı ki” diye başlayan bir anısı vardır. İstanbul’da tarihin her döneminde mevsimsel sürprizler yaşanmıştır. Biz de biraz gerilere gidelim ve İstanbul’un kar ile imtihanına bir yolculuk yapalım.


1621 KIŞINDA İNSANLAR EMİNÖNÜ- ÜSKÜDAR ARASINDA YÜRÜDÜ

Osmanlı döneminde İstanbul’da çok sert kışlar yaşanıyordu. Başkent İstanbul’un en büyük iki sorunu vardı: Beslenme ve ısınma. Bu konuda tüm önlemler, Üsküdar‘da kurulan bugünkü tabirle “kriz masası”nda alınırdı.

Odun satışı ve nakliye fiyatlarında fahiş bir artış olmaması için ağır yaptırımlar uygulanırdı. Sert geçen 1573 kışında Üsküdar Kaymakamı Vezir Ahmet Paşa‘ya yazılan hükümde, “ekmek ve yakacak sıkıntısının çekilmemesi” vurgulanıyordu.

Karlar da israf edilmezdi. Büyük kar kütleleri çukurlar içerisine doldurulur, buz haline getirilir ve yaz aylarında satılırdı. Osmanlı’da bilinen en sert kış 1621 yılında yaşandı. 24 Ocak’ta başlayan kar yağışı 15 gün boyunca devam etti. Boğaz dondu, Üsküdar ile bağlantı kesildi. Tarihçiler, Üsküdar’a geçen yeniçerilerin sakallarının buz tuttuğunu, kulaklarının duymadığını yazar. Dahası, şehir halkının Eminönü’nden Üsküdar’a gidip geldiği bile söylenmiştir.

Devrin şairleri 1621 kışı için “ateş donduran soğuk” demiştir. Şair Haşimi 1621 kışını şöyle anlatır: “İstanbulÜsküdar arası dondu, kış kati oldu, Geçer her cânibe âdem yürür havf etmeyi buzda…”

İki ay kar yağışının yaşandığı 1754 kışında ise Karadeniz’den gelen buzulların da etkisiyle Üsküdar ile Sarayburnu arası donmuş ve yürünecek hale gelmişti. Domuzların ve kurtların dolaştığı, tipi uğultusunun haftalarca devam ettiği İstanbul sokaklarında günlerce insan izine rastlanılmaz.

1813 kışında ise Kağıthane’den Eminönü’ne kadar her yer kar altında kaldı. Kayıkçılar sabahlara kadar buz kırarak kendilerine Haliç sularında yol açmaya çalıştı. En büyük sorun elbette ısınmaydı. İstanbul’un odun stoğu bitmişti. Topkapı Sarayı’nda iki günlük odun kalmıştı. Şile’den acil odun getirilerek padişahın soğuktan donması önlendi.


1929 KIŞINDA BEŞİKTAŞ’A KURTLAR İNDİ

Tarih 6 Ocak 1929… İstanbullular tam 55 gün sürecek yakın belki de bilinen tarihinin en sert kışına uyandı. Fırsatçılar hemen odun ve kömüre zam yaptı. Vapur ve tren seferleri yapılamadı. Yollarda kalın buz kütleleri oluştu. Kadıköy’den Beykoz’a kadar Anadolu yakasında hayat tamamen durdu.

Korku filmini andıran olaylar da yaşandı.

Gazetelerde “Beşiktaş’a kurt indi, sokaklarda yiyecek aradı” haberleri yapıldı. Cenazeler günlerce bekletildi. Gömülmek üzere mezarlıklara bırakılan cenazeler kurtlar tarafından parçalandı.

1929 kışı İstanbul’un bir semtini de yok etti. Tatavla semtinde bir sobadan çıkan yangın hızla evlere sıçradı. Kar fırtınası nedeniyle yangına müdahale etmek mümkün olmadı. 500 ev bir gecede kül oldu. Yangından kurtulduktan sonra tarihi Tatavla semtinin adı “Kurtuluş” olarak değiştirildi.

1 Mart gecesi İstanbul Boğazı’nda büyük buz kitleleri oluştu. İstanbullular 10 metre genişliğinde, 3 metre kalınlığındaki buz kütlelerinin üzerine çıkarak poz verdi.

Gazeteler “İstanbul Boğazı dondu” başlıkları atsa da kısa süre sonra o buz kütlelerinin Tuna nehrinden kopup geldiği anlaşıldı.


1954 EN EĞLENCELİ KIŞ

Bundan tam 71 yıl önce kar yağışı aralıksız 15 gün devam etti. Ulaşım durdu. İnsanlar gıda maddelerine ulaşmakta zorlandı. O kışı yaşayanların aklında kalan tek şey ise İstanbul Boğazı’nda görülen buz kütleleriydi.

Karadeniz, Tuna ve diğer nehirlerden kopan 20 metre genişliğindeki buz kütleleri İstanbul Boğazı’na sürüklendi. İstanbul halkı ise 1954 kışını eğlenceye dönüştürmüştü. İnsanlar karşıdan karşıya yürüyerek geçmeyi deniyordu.

Kırılan buzlar nedeniyle denize düşüp boğulma tehlikesi yaşayanların sayısı artmıştı. Valilik buzların üzerine çıkmayı yasakladı. Zaten kar yağışının etkisini yitirmesi ve havanın ısınmasıyla buzlar da erimiş ve İstanbul Boğazı’nı terketmişti. Geride unutulmaz fotoğraflar kaldı.


1987 4 METRE KAR!

1987 İstanbul kışının şahitlerinden biriyim. O günleri yaşayan birçok insan gibi ne zaman kar yağsa aklıma gelir.

İstanbul, baharın habercisi olan güneşli günler yaşıyordu. 4 Mart gecesi başlayan kar yağışı bir ay devam etti. Sıcaklık bir günde 20 derece düşmüştü.

Okulumuzun 15 gün boyunca kapalı kaldığını ve babamın işe gidemediğini hatırlıyorum. Arabamız kar altında kalmıştı. Radyodan “Okullar yine tatil edildi” haberini beklerdik.


2022 İSTANBULLU REZALETİ HİÇ UNUTMADI

1987’de kışı bir efsane olarak İstanbullunun hafızasında kaldı. Elbette daha sonraki yıllarda İstanbul’da hayatı durduran kar yağışları yaşandı.

Mesela 22 Ocak 2004’te başlayan ve bir gün aralıksız süren kar yağışı İstanbul’da hayatı durdurmaya yetti. Tipi ile evlerin çatıları uçtu, elektrik direkleri devrildi. Boğaz köprüsünün halatlarından biri koptu.

6 Ocak 2017’de akşam saatlerinde başlayan kar fırtınası ile beyaz örtü 1 metreye ulaştı. İstanbul ve Çanakkale boğazları trafiğe kapatıldı. İnsanlar havalimanında sabahladı.

İstanbullular için yakın dönemde en büyük çileyi 2022 yılında yaşandı. Belki 1987 kışı değildir ama yine de İstanbul’un efsane kışları arasında yerini almıştır.

Günler öncesinden belli olmasına rağmen hiçbir önlem alınmamıştı. Bir anda bastıran kar yağışı nedeniyle milyonlarca İstanbullu yollarda kaldı. Binlerce insan geceyi işyeri ve öğrenci servislerinde geçirmek zorunda kaldı. İnsanlar kar fırtınası altında evlerine yürüyen insanlar donma tehlikesi yaşadı. Otobanların üzerinde terkedilen binlerce araç, distopik filmlerden alınmış bir sahne gibiydi.

Kar yağışı İstanbullular için çile dönerken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu İngiliz Büyükelçisi ile birlikte balık yemeğindeydi. Daha önceki felaketlerde Erzurum‘da kayak yapan, Bodrum’da tatil yapan İmamoğlu bir kez daha kötü sınav vermişti. İBB Başkanı İmamoğlu hiç özeleştiri yapmasa da İstanbullu 2022’de yaşadığı bu rezaleti hiç unutmadı.


KAR BİR FELAKET Mİ RAHMET Mİ?

Kar haberleri yapılırken medyada kullanılan dil beni hep rahatsız etmiştir. “Beyaz esaret” veya “Kar rezaleti” gibi başlıklara hep bir itirazım olmuştur. Modern insan hayatını etkileyen kar gerçekten de olumsuz ve kötü bir şey midir?

Bitkiler için karın önemi anlatmakla bitmez. Sonbaharda ekim yapılan tarım arazileri için kar yağışı çok önemlidir. Kar suyunun bitkilere faydası ise saymakla bitmez. Dahası, toprakları suya doyuran kar yağışı, barajların dolmasında da büyük etkisi vardır. Tabi yeraltı su kaynaklarının da…

Sadece bitkiler için değil insan sağlığı açısından da çok önemlidir. Vücut direncinin düşük olduğu kış aylarında salgın hastalıklarla mücadele eden karın şehirlerdeki zehirli havayı temizlediği de biliniyor

Yöneticilerin beceriksizliği ve bizim ihmallerimizin neden olduğu olumsuz sonuçlarını her parçasının kendisine özel geometrik deseni olan kar tanelerine yüklemeyelim. Onun bir mucize olarak gökten yağdıran Yaratıcımıza şükredelim.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.