İBB polisin plakalarını neden istedi?

İBB polisin plakalarını neden istedi?
A+
A-


Emniyetin önemli bir mevkiinde bulunan okurumun, İBB ile ilgili son derece haklı endişesini paylaşacağım şimdi. Bana, üzerinde çok ciddi düşünülmesi gereken, son derece kaygı verici bir girişim gibi geldi. Son karar sizlerin tabii…

“Gündemde İstanbul sokak güvenlik kameralarının yönetim/ denetiminin ABD Konsolosluğu’nun sağladığı cüzi bir bağış karşılığında ABD menşeli bir şirkete verildiği var. Aynı zamanda İstanbulkart kullananların verilerinin hukuka aykırı elde edilip işlenmesi de var.

Hadi bir bomba da ben patlatayım:

Seçimin hemen ardından, başında olduğum birime bir yazı geldi. Deniyor ki ‘İSPARK (İBB park alanları) otoparklarından ücretsiz yararlanmaya devam etmek için araçlarınızın sahte plakaları ile birlikte tescil plakalarını, marka-model-renk bilgilerini İSPARK’a bildirmeniz rica olunur.’

Yazı tam ofsayt. Üst makama arz edilir, alt makama rica…

Yazı teamüllere aykırı, yazı yazışma kuralları yönergesine aykırı, yazı Türk idare yapısına aykırı. Belediye, başka kuruma hele adalet-emniyet-askeriyeye doğrudan yazı yazamaz. Belediye, kurumlarla yazışmalarını ilin mülki amiri vali kanalıyla yapar. Valiye arz eder, emniyete sevk olunur, emniyet kendi birimlerinden rica eder.

Ben huylandım, bekle göryaptım, yazıyı sumen altı yapıp beklettim, ne yalan söyleyeyim. Benden daha uyanıklar, zamanın efsane müdürü Sayın Dr. Mustafa Çalışkan müdürüme talebi ve riski arz etmişler. Şimdi Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olan sayın müdürümüzün talimatıyla bu garabete fırsat verilmedi hamdolsun.

Şimdi sorarım size; İBB ne yapacaktı acep o listeleri?!!”

Ne istiyorsunuz polisimden?

Gazetecilik hayatım, sürekli haklarının yendiğini düşündüğüm polis ve askeri bu köşede savunmak, onların sesi olmakla geçti. Çünkü onların, nüfuzlarını kullanarak yönlendirdikleri bir medyaları yok. Meydanlara çıkıp bağıracak durumları da… Her toplumsal olayda hedef tahtası, günah keçisi olan hep onlar… Saraçhane’de üzerlerine asit, meşale, taş, molotof kokteyli yağarken dişini sıkıp, bekleyen ama canına kastedeni savuşturmak için copuna her davrandığında “orantısız güç kullanmakla” suçlanan yine onlar.

Saraçhane’deki görevi bittikten sonra metroyla evine dönen o polisin ellerinin arasındaki kafasından ne geçiyordu bileniniz var mı? Peki; iki sandviç, bir ayranla 16 saat ayakta mesai yapanınız? Anneniz, görevden sağ salim dönmeniz için sabahlara kadar dua eder mi size?

Evet, siyasete alet edilmiş, kandırılmış, kışkırtılmış gençlerin gözaltında olmasına ben de üzülüyorum ama bir kişi de bayramı hastanede geçiren polisler için üzülsün be kardeşim! Bir soysuz göstericinin kaldırdığı pankartta şöyle yazıyordu: “Zaten okusaydınız polis olmazdınız…” Polisliğin, dünyanın en şerefli mesleklerinden biri olduğunu unuttuğu gibi onların yarısının üniversite, yarısının polis koleji mezunu olduğunu da unutmuş.

Neredeyse tümü, fakir ailelerin güçlükle okuyabilen çocuklarıdır o polisler. Hayatta hiç şımartılmadıkları için şımarmayı bilmezler. İnançlıdırlar, milletine de, tarihine de saygılıdırlar. Yani karşılarındaki güruhun tam tersidirler…

Evet, ailelerinin durumu olmadığı için kolejlere ya da özel üniversitelere gidememişlerdir, “Zaten okusaydınız”dan kastınız buysa eğer… Zengin ailelerinin bulduğu FETÖ torpiliyle usulsüz aldıkları diplomaları da, kanunsuz “yatay” (!) geçişleri de yoktur hiçbirinin.

Öyleyse?.. Senin ne haddine benim polis evlatlarımı aşağılamak, hor görmek?..

Polisimin, askerimin akıttığı her damla kana kurban olun siz…

Cennette bir Konak

Bu köşenin arşivi, Volkan Konak’ın müzikal performansı hakkında kaleme aldığım övgü satırlarıyla dolu. Ölüm kimseye yakışmaz ama ben Volkan Konak’a sahnede dağ gibi türkülerini söylerken alkışlar arasında son nefesini vermeyi yakıştırdım doğrusu…

Kuzey, oğlunu yitirdi. Maçka’nın coşkun derelerinin rahmeti üzerine olsun…

Gaf’let kürsüsü

Behzat Ç. dizisinin çekim platosu olarak kullandığı Ankara’daki mezarlıkta gazeteci Talat Atilla’nın babasının mezar taşı sökülüp yerine bir başkasının ismi yazılmış.

Zap’tiye

Bence bu ayın enflasyon şampiyonu turp oldu. Heybedekiler, bu millete milyonlarca dolara mal oldu.

Ne demiş?

Yollarda denetim yapan trafik ekiplerinin sloganını çok beğendim: “Yolun sonu bayram olsun.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.