Gözü kapalı annelere ibret olsun

Gözü kapalı annelere ibret olsun
A+
A-


Yazıya sosyal medyada rastladım. Okuduğum anda üzerimde büyük bir sorumluluk hissettim. “Paylaştığımda bir ebeveynin bakış açısını değiştirip, bir çocuğun bile hayatını kurtarsam kârdır” dedim. İşte o ibretlik yazı:

İnfazından birkaç saat önce, hücresinde yalnızken ona son dileği soruldu. Bir kalem ve bir kağıt istedi. Sessizce birkaç dakika yazdı, sonra mektubu gardiyanlara teslim etti. Annesine hitaben şunlar yazıyordu:

“Anne, eğer bu dünyada biraz daha adalet olsaydı, bugün infaz edilecek olan sadece ben olmazdım… Sen de olurdun. Çünkü bu mahvolmuş hayatın sorumluluğu yalnızca bana ait değil. Sen de en az benim kadar suçlusun.

Hatırlıyor musun, anne, başka bir çocuğun bisikletini çaldığım günü? Beni azarlamadın. Aksine, onu saklamama yardım ettin. Ya komşuların cüzdanından para aldığım günü? Birlikte alışverişe gittik… Ve sen tek kelime etmedin. Bunun yanlış olduğunu fısıldamadın bile. Öğretmenim, saygısızlığım ve sürekli devamsızlığım yüzünden beni okuldan gönderdiğinde, durumu anlamaya çalışmadın. Okula gidip öğretmeni azarladın… Beni sorgulamadın bile. Oysa gerçekten suçlu olan bendim. Geç saatlerde eve döndüğüm o geceleri hatırlıyor musun? Okulu kırdığım günleri? Bana nedenini hiç sormadın. Hiçbir zaman anlamaya ya da beni doğru yola sevk etmeye çalışmadın.

Ben bir çocuktum, anne. Sonra bir genç… Ve şimdi, paramparça olmuş bir adamım. Babam öldükten sonra, sert ama sevgi dolu bir ele, beni yukarı taşıyacak bir bakışa ihtiyacım vardı. Ama senin kör sevgine değil. Ben senin sevgili oğlundum, biliyorum. Ama senin o sonsuz sevgin beni kör etti. Her şeyin bana mübah olduğunu sandım. Sen hep yanımdaydın, evet… Ama her hatamda hiçbir zaman doğruyu göstermek için orada olmadın.

Seni affediyorum, anne. Ama senden bir şey rica ediyorum: Bu mesajı tüm anne babalara ulaştır. Çünkü onların ellerinde, ya onurlu bir insan yetiştirme ya da bir suçlu yaratma sorumluluğu var.

Bana hayat verdiğin için teşekkür ederim. Ama… Onu kaybetmeme yardım ettiğin için de teşekkür ederim.

Senin oğlun… Suçlu.”

Okuyunca aklıma Eylem Tok ve oğlu Timur Cihantimur geldi… Nedense?..


Heyecan filan anlamam!

Hukuk fakültesi 3’üncü sınıfta okuyan kızımıza Atv‘nin Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında soruldu: “Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları her bölüme ne ad verilir? AMotto B- Ninni C- Fıkra D- Masal.”

Kızımız önce “Motto” demek istedi, sonra emin olamayıp telefon jokerini kullanarak doğru cevap “Fıkra”yı hocasından öğrenebildi.

Şimdi bunun üzerine ne yazsam boş. Eğitim sisteminin yetersizliği ya da yarışma heyecanı asla ve asla bu garabetin mazereti olamaz. Meslek olarak hukuku seçmiş, bir yıl sonra avukat çıkmaya hazırlanan biriysen “Fıkra”yı bileceksin arkadaşım. Bu kadar net! Yoksa böyle “fıkra” olursun…


Keşke eşeklik etseydiniz!

Fotoğraftaki eşeğe dikkatli bakın. O, “eşeklik” görevini yerine getirip, Gazze’de katliamdan kaçmaya çalışan insanları taşıyor. Ancak… İslam tarihi ileride şöyle yazacak: “Bu asil eşek, ezilen Gazze halkına pek çok devletten daha fazla hizmet etti…”

Utanan olur mu acaba?..


Gaf kürsüsü

“Haydi oğlum, yıka burayı!..” (MasterChef 2025’in tanıtımında Danillo Şef, yarışmacıyı yüreklendirmek için “Yık burayı” demek istiyor)

Zap’tiye

EKO’SİSTEM iktidara geldiğinde (!), Saraçhane’nin adını Haraçhane olarak değiştirirler mi acaba?

Ne demiş?

“11 Haziran Çarşamba günü saat 22.55 ile sabah 04.55 arasında ay boşlukta olacağından çocuk olmaz.” (Astrolog Nihan Urel’in müthiş öngörüsü)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.