Dijital ormada gerçekle sahteyi birbirinden ayırmak her geçen gün zorlaşıyor. Çağımızın dezenformasyon masalı sosyal medyada sahte ya da güncel olmayan videolarla yeniden pişirilip toplumsal gerilim artırılıyor. Bir zamanlar, karanlık ormanlardan korkulurdu. Bugün ise tehlike, cebimizde taşıdığımız ekranlardan geliyor. Kırmızı Başlıklı Kız‘ın masalı, günümüzde yeni bir boyut kazanıyor: “Dijital Kurt ve Kırmızı Başlıklı İnsan” hikayesi.
Modern dünyada dijital kurtlar, sahte videolar, manipüle edilmiş fotoğraflar ve deepfake teknolojisiyle donanmış halde, sosyal medya ormanlarında dolaşıyor. Bu kurtların hedefinde ise güvenilir haberler arayan, gerçeği öğrenmek isteyen “Kırmızı Başlıklı İnsanlar” var. Yakın akraba ve dostumuzun sesini, toplumsal liderlerini görüntüsünü kullanarak sahtekarlık yapılıyor. TikTok’ta sahte içerik tespit oranı yüzde 35 arttı (DataReportal). Twitter/X üzerinden yayılan politik içerikli sahte görsellerin yüzde 63’ü “yüksek etkileşimli” (Stanford Internet Observatory). Meta, 2023’te 2.1 milyar sahte hesap kapattı. Türkiye‘de 10 kişiden 6’sı en az bir kez sahte ürün kampanyasıyla karşılaştı (TÜBİTAK, 2024).
DİJİTAL KURTLARIN ANOTOMİSİ
Deepfake saldırılarının büyüklüğü yapay zeka yetenekleri arttıkça ve maliyeti düştükçe daha da yayılıyor. Dijital kurtlarımızın ne kadar güçlü olduğunu rakamlar açıkça gösteriyor.
Finansal zararlar her geçen gün artıyor. 2024’te deepfake kaynaklı dolandırıcılık ortalama 500 bin dolar zarara neden oluyor. Şirketlerin yüzde 10’u deepfake dolandırıcılığı girişimlerini deneyimledi. Deepfake kaynaklı phishing ve dolandırıcılık vakalarında 2023’te yüzde 3 binlik artış yaşandı. 2024’te insanların yüzde 26’sı online deepfake dolandırıcılığıyla karşılaştı. Amerikalıların yüzde 65’i yapay zeka teknolojilerinin mahremiyet ihlali konusunda endişeli. Farkındalık eksikliği dijital kurtların daha pervasız davranmasına sebep oluyor. Herkes çok bildiğini düşünse de 2025’te insanların yüzde 22’si deepfake’i hiç duymamış. Şirket yöneticilerinin 4’te 1’i deepfake konusunda az bilgili durumda.
SAVAŞ SOSYAL AĞLARDA BÜYÜDÜ
İran-İsrail çatışması, dijital kurtların savaş meydanlarında nasıl aktif olduğunu gösterdi. Duygusal manipülasyon insanlar arasındaki önyargıları artırıyor, algoritmalar karşıtlıkları düşmanlıkları artırıyor. Dijital kurtlar, insanların duygularını hedef alıyor. Savaş görüntüleri, patlama sahneleri sıradan birer görüntü oldu. Sahte atıflar, manipüle edilmiş konuşmalar karşıtlıkları körüklüyor. Kurban hikayeleri, sahte yardım çağrıları insanları daha da kutuplaştırıyor. Sahte içerikler gerçek haberlerden daha hızlı yayılıyor. Bu da dijital ortamda kurtların avantajı haline dönüşüyor. Otorite taklit etme en sık görülen davranışlardan biri haline geldi. Resmi kanallar bile sahte içerik paylaşınca güven sistemi çöküyor.
BİLGİSAYAR OYUNLARI GÖRÜNTÜSÜ
İran’ın saldırısından sonraki 7 saat içinde 34 sahte video 37 milyon görüntüleme aldı. Eski çatışmalardan görüntüler, video oyunu sahneleri ve AI üretimi içerikler milyonlarca kez paylaşıldı. Resmi kanallar bile durumdan ciddi şekilde etkilendi. İran devlet televizyonu ve İsrail ordusu bile çatışmayla ilgisiz eski görüntüleri yayınladı. Hedefte yer alan, kişisel verileri farkındalığı olmayan ve dijital ormandaki hilelerden habersiz “Kırmızı Başlıklı İnsan’a” dönüşenler savunmasız yakalanıyor. Britanyalıların yüzde 42’si deepfake’lerin seçim sonuçlarını etkileyebileceğine inanıyor. İnsanların yüzde 57’si deepfake’i ayırt edebileceğine inanıyor (aslında çoğu zaman yanılıyor).
ORMANDAKİ DİJİTAL KURTLARDAN BÜYÜKANNE BİLGELİĞİ KORUYOR
Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki büyükanne gibi, deneyimli ve dikkatli olmak gerekiyor. Birden fazla güvenilir kaynaktan doğrulama yapmayı unutmayın. Orijinal yayın tarihini kontrol edin. Doğruluğu kontrol eden (İngilizcesi – Factchecking) sitelerini kullanma dikkat edin. Artık uluslarası güvenilir medya kuruluşlarının bağımsız sosyal medya kanalları oluşmaya başladı.
ROBOTLARIN İSTİLASI DUYGUSAL REFLEKSLERLE OLDU
Dezenformasyon için üretim yapanlar bizi duygusal olarak etkilemek ister. Bu yüzden üretilen içeriklerdeki tutarsızlıkları göremez hale geliriz. Bunun için; görüntü kalitesindeki tutarsızlıklar, doğal olmayan göz hareketleri, ses-görüntü uyumsuzluğunu gösteren senkronizasyon kaymaları sahte görüntüleri ele veriyor. Çok duygusal tepki veren içeriklerde şüphe etmeniz sizin lehinize. Hemen paylaşma refleksini kontrol altına alın. “Bu beni neden bu kadar kızdırıyor?” diye sorun. Bir robotun sizi elegeçirmesine izin vermeyin. Deepfake tespit algoritmaları geliştirme konusunda teknoloji şirketleri çok çalışsalar da platformların önceliği ekrana daha çok baktırma olunca algoritma zaafları ortaya çıkıyor. Sahte içerik etiketleme sistemleri yetersiz kalıyor. Türkiye’de cezalar da yeterli değil.
ÇAĞIMIZIN MASALININ DERSİ
Kırmızı Başlıklı Kız masalında, kurt nihayet yakalanıp cezalandırılıyordu. Dijital dünyada ise sürekli yeni kurtlar ortaya çıkıyor. Bu yüzden sürekli tetikte olmak, dijital okuryazarlığımızı geliştirmek ve toplum olarak bu tehditle mücadele etmek zorundayız.
Modern masalımızın morali basit: Dijital ormanda yürürken, gözlerimizi açık tutmalı, her bilgiye körü körüne güvenmemeli ve gerçeği arayan bir toplum olarak birlikte hareket etmeliyiz.
Sonuç olarak, dijital kurtlar güçlü olabilir, ama bilinçli bir toplum daha güçlüdür. Kırmızı Başlıklı İnsan olarak, hem bireysel hem de toplumsal savunma mekanizmalarımızı güçlendirerek, gerçeği korumanın yollarını bulabiliriz.
KİM BU DİJİTAL KURTLAR?
❚ Deepfake teknolojileriyle yapılan manipülasyonlar
❚ Clickbait fırsatçılığı yapan sahte kampanyalar
❚ Troll orduları ve propagandacılar
❚ Sahte haber üreticileri
❚ Sosyal medya botları
‘TAHTAPP’ UYGULAMASI İLE AZ GÖREN ÇOCUKLAR SINIFLARDA ENGELLERİ AŞIYOR
Günışığı projesiyle az gören çocukların erken müdahale eğitimleri ile görme yetilerini geliştirmelerine destek olan Türk Telekom, sınıf içi eğitimleri için geliştirdiği TahtApp uygulaması sayesinde eğitimde fark yarattı
Teknoloji bilgi birikimini engelli bireylerin hizmetine sunarak bilgiye erişimi destekleyen Türk Telekom, Günışığı projesi kapsamında geliştirdiği TahtApp uygulamasını her geçen gün yaygınlaştırıyor. Türk Telekom’un Engelsiz Yaşama Derneği (EyDer) ile hayata geçirdiği Günışığı projesi, az gören çocukların erken müdahale eğitimleri ile görme yetilerini artırmalarını ve engelsiz akranları ile birlikte aynı sınıflarda eğitim almasını sağlıyor. Bu kapsamda Türk Telekom Ar-Ge ekibi tarafından geliştirilen TahtApp uygulaması ile az gören çocuklar sınıf tahtasında yer alan içerikleri bir kamera ile algılayarak, tabletlerinde gerçek zamanlı görebiliyor. Eğitimde fırsat eşitliği konusunda önemli bir dönüşüm yaratan TahtApp uygulaması ile öğrenciler, dersi dinleyip eş zamanlı bir şekilde tahtayı tabletten takip edebiliyor.
25 İLDE 100 OKULA IŞIK ULAŞTI
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Türk Telekom olarak, “Türkiye’ye Değer” vizyonu ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu anlayışla hayata geçirdiğimiz Günışığı projesi ve TahtApp uygulamamız, az gören çocuklarımızın sınıf içi eğitime aktif katılımını sağlıyor, hayallerine bir adım daha yaklaşmalarına destek oluyor. Şu ana kadar 25 ilde 100 okulda kurulumunu tamamladığımız TahtApp uygulaması ile eğitimin az gören tüm çocuklar için erişilebilir ve kapsayıcı hale gelmesi adına kararlı adımlar atmaya devam edeceğiz. Teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürme misyonumuz doğrultusunda, Günışığı çocuklarımızın yanında olmayı, onların başarı hikâyelerine tanıklık etmeyi sürdüreceğiz” dedi.
DERSE TAM ODAKLANIYOR
Günışığı projesi çocuklarından Çekmeköy Kemerdere İsmihan İsmet Süzer Ortaokulu 6. sınıf öğrencisi Yusuf Celepci ve aynı okulda eğitim gören 1’inci sınıf öğrencisi kardeşi Zümra Celepci de TahtApp uygulaması sayesinde başarıyla tamamladığı eğitim-öğretim yılı sonrasında karnesini Türk Telekom CEO’su Ümit Önal’dan aldı. Yusuf Celepci duygularını şöyle ifade etti, “Günışığı projesi hayatımı değiştirdi. Daha önce tahtayı göremediğim için sürekli ayağa kalkarak yazı yazmak zorunda kalıyordum. Hem ben yoruluyordum hem de sınıfın ve öğretmenimin dikkati dağılıyordu. Ayrıca bazı konulardan geri kaldığım için üzülüyordum. Günışığı projesi sayesinde artık derse tam olarak odaklanabiliyorum. Tabletim sayesinde dersleri takip etmek çok daha kolay ve konforlu hale geldi. Bu proje sadece bir destek değil, bizim için gerçekten ‘aydınlığa açılan bir kapı’ oldu”.
Zümra Celepci ise, “Okula başlamadan önce öğretmen tahtaya yazı yazınca ne yapacağım diye çok düşünüyordum. Ama şimdi tabletim var, oradan tahtayı görebiliyorum. Harfleri, şekilleri artık anlayabiliyorum. Tahtayı görebilince derste ne olduğunu kaçırmıyorum. Bu yüzden okula gitmek bana artık daha kolay geliyor ve çok mutlu oluyorum” dedi.