Dünyanın neresinde olursa olsun, insanlar sadece logosunu gördükleri bir markayı hemen tanıyorlarsa o, global bir markadır. Bir de yine dünyanın neresinde olursa olsun hep aynı standartta bir ürün ya da hizmet veriliyorsa bu da o markayı global yapan ikinci en önemli özelliğidir. Mesela McDonald’s‘ın ‘M’sini nerede görsek, hepimiz tanırız. O kadar ki okuma yazma bilmeyen çocuklar bile tanıyorlar. Benim buna şahit olmuşluğum var, o yüzden söylüyorum. Global marka olmanın özellikleriyle başlayıp lafı Mc Donalds’a getirmemin bir sebebi var aslında. Geçenlerde McDonald’s CEO’su Mwaffak Kanjee ile tanıştım ve uzun uzun sohbet etme fırsatı yakaladım. Gerçekten ilginç bir sohbetti. Önce kısacık Kanjee’nin kişisel hikayesinden bahsedeyim. Kemal Sunal‘ın başrolünü oynadığı Propaganda filminin gerçeğini yaşamış birisi çünkü kendisi. Aslında Türkiye topraklarında doğmuş ancak 1916’daki sınır düzenlemesi nedeniyle ailesinin evi Suriye topraklarına geçtiği için kendisi de Suriyeli olmuş bir Türkiyeli. Yani çocukluğunu, sınırın bizim tarafımızda kalmış akrabalarını özleyerek ve Türkiye ile ilgili hikayeleri dinleyerek geçirmiş. Dolayısıyla Türkiye’ye hep ilgisi olmuş. Üniversite eğitimini ABD’de tamamlayan Kanjee’nin yolu daha öğrencilik yıllarında Mc Donald’s ile kesişmiş. Sonrası ise 35 yılı aşan ve McDonald’s Amerika’da önemli görevler üstlendiği bir kariyer hikayesi. Ve 2022 yılında McDonald’s Türkiye, Katarlı Kamal Saleh Al Mana’nın sahibi olduğu Boheme Investment GmbH tarafından satın alınınca Kanjee’nin de yolu nihayet çok sevdiği İstanbul’a düşüyor. Kanjee, McDonald’s Türkiye’de göreve geldikten sonra şirkette büyük bir dönüşüm başlatıyor. McDonald’s Türkiye’nin tüm operasyon süreçlerini yeniden değerlendirdikten sonra büyük bir yerlilik hareketi başlatıyor ve şirketin sürdürülebilirlik vizyonunu hayata geçiriyor. Bir yandan yeni şubeler açarken bir yandan da mevcut şubeleri yeniliyor. Bundan sonrasını Kanjee’den dinleyelim zira şirketin Türkiye ekonomisine sağladığı katkıları rakamlarla ortaya koyuyor:
McDonald’s Türkiye’da başlattığımız yerlilik hareketiyle birlikte şu anda restoranlarda kullanılan bazı teknik pişirme cihazları dışında her şeyi Türkiye’deki tedarikçilerden sağlıyoruz. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından gerçekleştirilen “McDonald’s Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etki Analizi” araştırması tedarik zincirinde yerelleşme politikasıyla Mc Donald’s Türkiye’nin elde ettiği başarıyı net bir şekilde ortaya koyuyor.
Başta gıda, tarım, perakende, idari ve destek hizmetler gibi sektörleri de göz önüne aldığımızda toplam üretim katkımız 850 milyon dolar oldu.
2025 yılında hedefimiz bu rakamı 1 milyar dolara yükseltmek. Bu açıdan Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve uluslararası rekabet gücüne destek olmaktan gurur duyuyoruz.
Araştırmaya göre 2023 yılında Türkiye ekonomisine toplam 298 milyon dolarlık katma değer sağladık. İthal girdi kullanım oranını son derece azalttık ve yüzde 98 oranında yerli girdiyle 2023 yılında cari açığın kapanmasına 110 milyon dolarlık katkı sunduk.
8 binden fazla çalışanıyla yılda yaklaşık 100 milyon müşteriye hizmet sunan McDonald’s Türkiye olarak sektör ortalamasının üzerinde bir istihdam etkisine sahip olduğumuzu söylemeliyim. Tedarik zinciri, ödenen ücretlerin harcanması ve çalışanlarımızın hane büyüklüğünü de dahil ettiğimizde 66 bin kişinin yaşamını üretim süreçlerimizle etkiliyoruz.
Ayrıca ulusal ekonomiye katkımızın ötesinde, küresel rekabetçiliğe ve Türkiye’nin gıda sektöründe marka bilinirliğine olumlu katkılar da sağladık. Bizim McDonald’s Türkiye olarak çalıştığımız birçok yerli tedarikçimiz şimdi yurt dışındaki McDonald’s restoranlarına da ürün tedarik etmeye başladı. Bu da bizim ayrıca son derece gurur duyduğumuz bir gelişme.