Ünlü oyuncu Demet Evgar’ın başrolünde yer aldığı ve Türk tiyatrosunun öncü kadınlarından Afife Jale’yi anlatan ‘Afife’ oyunu, sahneye çıkmadan bilet fiyatlarıyla gündem oldu. Bu özel yapım için belirlenen 2 bin 750 TL’lik bilet fiyatları, sosyal medyada geniş çaplı bir tartışma başlattı. Biletlerin pahalı olmasının en büyük sebebi her geçen gün artan maliyetler. Tiyatroya yapılan ödenekler artsa da maliyetlerin yüksek olması çoğu tiyatronun belini büküyor. Tek kişilik oyunların çoğalmasının da en büyük sebebi bu. Bu maliyet konusunda en büyük sıkıntıyı turne geleneği olan tiyatrolar yaşıyor. Bir oyunu şehir dışında seyirciyle buluşturmanın maliyeti son iki yılda neredeyse dörde katlandı. Ulaşım, konaklama ve salon kiralarından oluşan turne masrafları arttığı için oyunu şehir dışına götürebilmek neredeyse imkânsız hale geldi. Bu masrafları karşılayabilmenin ilk ve en kolay yolu bilet fiyatını artırmak. Öyle olunca da tiyatro severler bilet fiyatlarının pahalılığından şikayet ediyor ve böylece bir kısır döngü yaşanmış oluyor. Ancak sevdikleri oyuncuları şehirlerinde görmenin mutluluğunu yaşayan tiyatroseverlerin heveslerini kursaklarında bırakmamak adına, bilet fiyatını artırmadan yoluna devam etmeye çalışan topluluklar da var.
SALONDA MI YATALIM?
Onlardan biri Süheyl – Behzat Uygur Tiyatrosu. Babalarından aldıkları bayrağı başarıyla taşıyan ikili, ‘Süt Kardeşler’ ve ‘Hey Gidi Günler’ isimli oyunlarıyla Türkiye’yi dolaşmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz yıl 70’ten fazla turne yaptıklarını söyleyen Behzat Uygur, maliyetler artsa da bunu seyirciye yansıtmadıklarını söylüyor. Uygur, “Biz bilet fiyatlarını 500-800 arasında tutuyoruz, daha fazlasını yapamayız. Süt Kardeşler oyunu 15 kişilik bir ekip. Bu ekibin ulaşım, konaklama ve yemek giderleri oldukça yüksek bir meblağ tutuyor.
Örneğin geçen yıl 3 bin liraya yemek yediğimiz yerden artık 13 bin liraya kalkıyoruz. Yani yemek de mi yiyemeyeceğiz. Oteller keza, aynı şekilde. Gecelik konaklama ücretleri almış başını gitmiş. Yine de bilet fiyatlarını artırmıyoruz. ‘diyor ve yerel yönetimlerin salon kiraları konusunda duruma el atması gerektiğini hatta devletin KDV oranında düzenleme yapmasının şart olduğunu belirtiyor ve ekliyor ‘Yakında otelde değil sahneye çıktığımız salonda yatmak, futbolcular gibi forma sponsoru almak zorunda kalacağız.”
GÜNÜBİRLİK TURNE
Turne deyince akıllara ilk gelen topluluklardan bir diğeri de Tiyatrokare. 33 yıldır Türkiye’nin dört bir yanındaki seyirciyi oyunlarıyla buluşturan tiyatronun kurucusu Nedim Saban, bu yıl bu geleneği sürdürebilmekte oldukça zorlanıyor. Geçen yıl Ahududu, Şen Makas, Ağaçlar Ayakta Ölür gibi iddialı oyunlarıyla 91 şehre turne yapan ve yaklaşık 55 bin kişiyle buluştuklarını söyleyen Saban, “Bu yıl turne sayımız 33’lere kadar düştü. En son Güneydoğu turnesi yaptık, bütün koltuklarımız dolu olmasına rağmen zararla döndük o turneden. Ulaşım, konaklama ve salon kiralama bedelleri yüzünden turne sayımızı azaltmak zorunda kaldık. Hatta artık Trakya bölgesi gibi konaklama gerektirmeyen yakın yerlere günübirlik turne yapabilir duruma geldik” diyor üzülerek ve şu bilgileri veriyor: “Bir tiyatronun turne masraflarını oluşturan ulaşım, konaklama ve salon kiralama bedelleri 100 bin liranın üzerinde. Geçen sene 20 bin liraya tutabildiğimiz salonlar bu yıl 50 bin lira istiyor. İstanbul içinde de bu böyle. Maalesef belediyeler ve kamu kuruluşları fahiş zamlar yapıyor. Bu da bizi çok korkutuyor. İzmir’e bir günlük turneye gitme maliyeti 200 bin lirayı buluyor. Geçen yıl 15’e yakın İzmir turnesi yapmıştık, bu sene onu 4’e indirdik. Ankara için de öyle. Kurtaramıyoruz masrafları.” Saban, “Biz kendi imkânlarımızla otel sponsoru bulmaya çalışıyoruz. Halbuki Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yerel yönetimler, otel, ulaşım ve salon kirası konusunda destek verebilir” diyerek çözüm önerisi sunuyor. Umarım karşılık bulur yoksa şehir dışında perde açmak zor hale gelecek.
Hangi Oyun Kaç Para (1. Kategori fiyatları)
Hayalperest 2200 TL
Kel Diva 1800 TL
Aşk Biter mi 1795 TL
İnsanlar Mekanlar Nesneler 1766 TL
Gurur ve Önyargı 1630 TL
Zengin Mutfağı 1430 TL
TÜRK-JAPON DOSTLUĞU’NA ÖNEMLİ BİR KATKI
Türkiye ile Japonya arasındaki dostane ilişkiler sadece kültür sanat alanında değil gastronomi alanında da önemli bir boyut kazandı. 2016 yılında Japon Hükümeti’nin yabancı şefleri eğitmek için açtığı ve dünya genelinde sadece 15 şefin kabul edildiği programa burslu olarak kazanıp, başarıyla mezun olmuştu Sinan Damgacıoğlu. Ardından Tokyo’ya giderek deneyim kazanan Damgacıoğlu ülkemize dönerek Japon mutfağının doğru tanıtılması için çalıştı. Hatta Uzakdoğu Mutfak Akademisi’ni kuranlardan biri olan Damgacıoğlu’nu bu çabaları Japonya’dan da karşılık buldu. Damgacıoğlu, Japonya Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı (MAFF) tarafından Japon Mutfağı ‘İyi Niyet Elçisi’ unvanına layık görüldü. Japon mutfağı için verilen en önemli ödüllerden biri böylece ilk kez bir Türk şef tarafından kazanılmış oldu.