Babalar Günü hediyelerine feng shuı mi karar veriyor?

Babalar Günü hediyelerine feng shuı mi karar veriyor?
A+
A-


Eskiden Babalar Günü yaklaşınca yaşanan kriz belliydi: “Kravat mı alsak, çorap mı?” bilemedik. En kötü bir pijamayla günü kurtarırdık. Peki şimdi ne oldu da bu kadar basit bir günü, evrenin manyetik alanlarıyla, elementiyle, enerjisiyle ve şimdi de feng shui ile bu kadar komplike hale getirdik? Evet, feng shui artık evin oturma düzeninden çıktı; Babalar Günü hediyelerine kadar nüfuz etti.

ÇAKMAK HEDİYE ETMEYİN!

Bir zamanlar “Ayna, karşı duvara mı asılsın?” gibi masum sorularla başlayan bu Uzakdoğu bilgesi, şimdi “Babanızın sağ serçe parmağı sitrinsiz kalmasın, yoksa kariyer basamaklarını tırmanamaz” noktasına geldi. Şaka değil, şöyle bir yazı okuyorum sosyal medyada. Çok ünlü bir Feng Shui uzmanı “Çakmak, bıçak, çakı gibi eşyaları sakın hediye etmeyin” diyor. Babamıza neden çakı hediye alalım ki zaten demiyor kimse herhalde. Peki feng shui ustalarının önerdiği ‘doğru’ Babalar Günü hediyeleri ne? Buyurun reçete gibi: Sağ serçe parmağa sitrin yüzük, sol serçe parmağa yeşim taşlı yüzük, içine sembolik para konmuş yepyeni bir cüzdan. Ama lütfen dikkat: Asla ama asla alınmaması gerekenler listesi de var.

ŞAKA GİBİ LİSTE!

Pijama (rahat ama enerjiyi bloke ediyormuş. Saat (zamanı sınırlarmış). Çakı, bıçak, çakmak (burada işler iyice karışıyor; enerji kesilir, ilişkiler bıçak gibi kesilirmiş. Bir de “babanın elementine göre hediye seç” akımı var. Metal elementindeyse, ona soğuk tonlarda bir saat al. Ahşapsa, kitap. Ateşse, kırmızı tişört. Suysa… terlik mi? Havaysa… boşver, hava zaten hediye istemez.

Artık klasik “baba ne sever?” sorusunu unutun. Yeni soru: “Babanız hangi gezegenin hizasında doğdu?”

Çünkü yanlış hediye Satürn retrosuyla birleşince babanız 2025 sonuna kadar iletişime kapanabilir. Bir zamanlar Babalar Günü’nde alınan bir kravat, bir gömlek, bir pijama… “ah ne düşünceli evlat” dedirtirdi. Şimdi mi? Pijama verirseniz o anki enerji alanına göre babanızın emeklilik planlarını bile sabote etmiş oluyorsunuz. Aman dikkat!


PAZARLAMANIN İRONİK YÜZÜ

“Babamıza mı hediye alıyoruz, yoksa algoritmaya mı çalışıyoruz?”

Her yıl olduğu gibi pazarlama departmanlarının yaratıcılık sınavı bugün. Kapitalizmin kutsal takviminde kırmızı kalemle işaretlenmiş günlerden biri: Babalar Günü. Ve evet, bu da bir “tüketim ritüeli”, yani duygularımızı markete uğramadan yaşayamıyoruz.

Bu yılın reklam teması net: Babaların neye ihtiyacı olduğuyla ilgilenmiyoruz. Onlara ne satılabilir diye düşünüyoruz. “Babanıza saç kurutma makinesi alın” diyor bir kampanya. Saç mı kaldı? “Espresso makinesiyle babanıza mükemmel sabahlar yaşatın” diyor öteki. Bir de yanında “barista seti” geliyor, neye uğradığını şaşırır. Influencer dünyası da durur mu? Kurgulanmış sabah ritüelleri, yapay baba kız sahneleri. Hep aynı senaryo: “Babam kahve içmeyi çok sever, ona en iyisini almak istedim” ama o makine bir daha çalıştırılmayacak.

Gerçekler şöyle: O saç kurutma makinesiyle babanızın tek teması, yanlışlıkla fişe basıp “Bu ne ya?” diye söylenmesi olacak. Espresso makinesi içinse büyük ihtimalle “Kızım çok para harcama ya, ne gerek vardı?” cümlesiyle karşılaşacaksınız. Ve evet, gülmekten kutuyu bile açamayacak. Peki, hiç düşündük mü: Babaların gerçekten neye ihtiyacı var? Belki sadece birlikte geçirilen zaman, belki sevdiği gazeteyi okurken yanında bir çay… Ama hayır, markalar diyor ki: Yetmez. Yani bu Babalar Günü, bir kez daha duyguların değil, kampanyaların günü oldu. En içten “Seni seviyorum baba” cümlesi bile, eğer dijital içerikle paketlenmediyse algoritmada görünmüyor. Çünkü günün sonunda mesele babayı mutlu etmek değil; reklamı beğenmek, story atmak, hashtag eklemek. Tüketiciye bir hatırlatma: Babanız hala o eski radyosunu kullanıyor olabilir ve gayet de memnundur. Belki ona saç kurutma makinesi yerine eski bir plak alın. Ya da hiçbir şey almayın, sadece sarılın.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.