İmralı‘da PKK’nın yasal partisi olan DEM heyeti ile son görüşmesini gerçekleştiren Öcalan beklenen çağrıyı yaptı.
Ne yalan söyleyeyim, daha uzun bir metin bekliyordum. Neyse ki PKK’nın ortaya çıkış gerekçelerinin yeni yüzyıla girerken ortadan kalktığını anlatan Öcalan özet geçmişti.
“Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur” şeklinde net cümleler kurduğu metnini şöyle sonlandırıyordu:
“Sayın Devlet Bahçeli‘nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu iradeyle, diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”
Evet, örgütü fiilen yöneten dağ kadrosuna güvenmiyoruz. Düz ovadaki temsilcileri için de aynı durum geçerli.
Ama bir yere kadar direnebilirler. Zira Trump’ın gelişi ve Suriye devriminin ardından yıllardır oynadıkları uzatmaların sonuna geldiklerinin onlar da farkında.
“Atakürt” muamelesi yaptıkları manevi önderleri “Artık bu iş anlamsız, sürdürülebilir değil” dedikten sonra aynı yolda ısrar etmenin marjinalize olmak, halk desteğini kaybetmek anlamına geleceğini görmemeleri imkânsız.
Yıllarca sündürdükleri Çözüm Süreci‘ndeki performanslarının aksine bu kez İmralı’ya takoz olmamaları, 4 ayda bir sonuca ulaşmaları aydınlandıklarının göstergesi.
Umarım, varılan noktanın kendilerine tanınmış son fırsat, köprüden önce son çıkış olduğunu unutmazlar ve siyaseti, demokrasimizi istismar eden, toplumsal huzuru bozan, kaynaklarımızın israfına sebep olan bu ayak bağı tarihe gömülür.
***
UKRAYNA’NIN GEZİ’Sİ BAŞARIYA ULAŞTI
Dün ABD ve Rus heyetleri İstanbul’da bir araya geldiler. “Asla Ukrayna konuşulmayacak” diye de açıklama yaptılar.
Doğru söylüyorlar. Gündemleri, Ukrayna savaşı nedeniyle kesintiye uğrayan diplomatik ilişkilere yeniden başlamak. İşe, akamete uğrayan büyükelçilik faaliyetlerini yeniden rutine bağlayarak başladılar.
Ne var ki diyalogla nihai hedefin, Ukrayna üzerine yürütecekleri pazarlığın asgari zeminini oluşturmak olduğu açık. Yeni işbirlikleri için prosedürü işletiyorlar o kadar.
Zira Trump ile Putin, Ukrayna’nın yeraltı zenginliklerine ve topraklarına çökme konusunda “ilkesel” olarak uzlaşıya vardılar.
Washington‘a doğru yola çıkan Zelenski de plana “Evet” diyor. Ukrayna’ya yeraltı zenginliklerini çıkarmak ve el koymak üzere gelen ABD’nin, Rusya’ya karşı doğal bir kalkan olacağını düşünüyormuş.
Zavallı Ukraynalılar
Turuncu devrim dalgasına Türkiye ile aynı yıllarda maruz kaldılar. Bizde Gezi adı verilen provokasyon başarıya ulaşamadı ama Ukrayna halkı bizim kadar şanslı değildi.
Ve sonuçta Avrupa’ya entegre olmaya giderken iyi kötü yaşadıkları vatanlarından, hayatlarından, ailelerinden oldular.
***
İNTERNETTE 350 ECZANEDE 700
İnternette 350 TL’ye satılan magnezyum takviyesi mahalle eczanesinde 700 TL.
Eczacıya bu makasın sebebini soruyorum.
Önce “Dükkân kirası” falan diyor.
Hangi maliyet, aynı marka ürünün fiyatını yüzde yüz etkileyebilir ki?
Sonra, “Sahte olabilir. Son kullanma tarihi geçmiş olabilir” diye akıl yürütüyor.
Haklı olabilir.
Ne var ki sorun sahte ya da bozuk gıda takviyelerinin, vitaminlerin vs. internette satılabiliyor olması.
Kutusuna “İlaç değildir” yazınca her şey serbest mi?
Elbette öncelik insan sağlığı ama piyasadaki fiyat algısını manipüle eden unsurlar ortadan kaldırılmadıkça enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşması da çok zor.
***
DÜZELTME
Çarşamba günkü yazımda “Yataş sponsorluğunda yayınlarını sürdüren Fatih Altaylı…” demiştim. Yataş’tan bir bilgilendirme maili aldım. Hata yapmışım, isim benzerliğinden ötürü firmaları karıştırmışım. Adı geçen kişinin sponsoru Yataş değil Yatsan’dır, düzeltirim.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz