“Dahi” anlamındaki “de”yi “da”yı ayırmayı hâlâ beceremeyen, “mi” gibi soru eklerini kelimeye yapıştıran, “ne” ile başladığı cümleyi olumsuzla bitirip anlamını kendi elleriyle boğan formel diplomalı üniversite profesörlerinin, külyutmaz yazarçizerlerin, sözüm ona sanatçıların arzı endam ettiği yurdumda cümbür cemaat sahte diploma konuşuyoruz.
Şayet Ekrem İmamoğlu‘nun diploma usulsüzlüğü ortaya çıkmasaydı bu denli konuşulur muydu, bilemiyorum.
Benim bildiğim şudur: FETÖ de kendilerine operasyon düzenlendiğinde “genel geçerleştirme” stratejisi uygulamıştı.
Suçlarını boğuntuya getirmek için “suçun kolektifleştirilmesi” yöntemine öyle sarılmışlardı ki fotoğraf veya paylaşım ne bulmuşlarsa (bulamadıklarında da ürettiler zaten) piyasaya sürüp herkesi FETÖ‘cü ilan etmeye çalışmışlardı.
İtham ettikleri (daha doğrusu iftira attıkları) insanlar FETÖ’cü olmadıklarını kanıtladığında, kendilerinin de aynı şekilde mağdur edildiği algısı üzerinden “kolektif ithamla aklanma stratejisini” devreye sokmuşlardı.
Diploma sahtekârlığının araçsallaştırılma ihtimaline binaen “muhalefet şerhimizi” böyle düştükten sonra kıymet hükmümüzü belirtelim: Bilumum diploma sahtekârları adamakıllı deşifre edilsin ve hak ettikleri cezalara çarptırılsınlar. Kazançları da fitil fitil burunlarından getirilsin.
Lakin kapı gibi üniversite diploması olanların akaryakıt pompacısı, seyyar satıcı, inşaat işçisi olduğu veya birçoğunun boşta gezdiği de unutulmasın.
Demem o ki…
“Diploması olan yırtmış” algısını yerleştirip de yurdum insanı durduk yere “Vakti zamanında bir diploma uydursaydık iyiydi…” hayıflanmasına düçar edilmesin.
Yani ki her diplomalı “helva” yemiyor.
Gerçi iddialara göre halı yıkamacı sahte psikolog Volkan Uçak bayağı yemiş. Seans başına 4 bin 500 TL götürmüş, boru değil.
Peki sahte profesörlerin, dekanların, rektörlerin olduğu üniversitelerden mezun olanların hükmü (durumu) ne olacak?
Diyelim ki o halı yıkamacı gibi sahte bir psikolog marifetiyle adamın biri mustarip olduğu homoseksüel eğilimlerine “şifa” bulmuş, “Seni tedavi eden psikolog sahte çıktı” deyip adamcağızın eski hâline avdet etmesi mi istenecek?
Şaka bir yana da, diploma tek başına liyakat göstergesi değildir.
Ateşi veya tekerleği bulan âdemoğlu diploma sahibi miydi sanki?
O kadar eskiye gitmeye de gerek yok.
Shakespeare’den Jack London’a, Hermann Hesse’den Maksim Gorki’ye, Kierkegaard‘dan Hoffer’e, George Orwell’dan Rousseau‘ya kadar hiçbiri akademik eğitim görmedi. Dünyanın en büyük kimya ve fizik bilginlerinden Faraday kitap ciltçisiydi, kendi kendini yetiştirdi. Edison da hepi topu 3 ay eğitim gördü.
Yakın zamanlara gelecek olursak da ne Steve Jobs ne de Bill Gates üniversiteden mezun oldu.
Bize gelince…
Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Nâzım Hikmet, Kemal Tahir üniversite mezunu değildi. Rahmetli Attila İlhan da hukuk fakültesini yarıda bırakmıştı.