AK Parti: Değişim, Devamlılık Ve Dışa Açıklık

AK Parti: Değişim, Devamlılık Ve Dışa Açıklık
A+
A-


AK Parti, 23 Şubat 2025 tarihinde 8.Olağan kongresini Ankara’da gerçekleştirdi. AK Parti 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde 3 Kasım 2002’den bu yana ilk defa az bir oyla da olsa birinci parti olma sıfatını kaybettiği için, kamuoyunda ciddi bir “değişim” beklentisiyle karşı karşıya kalmıştı. Kongre, AK Parti’nin ve AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu beklentinin ne ölçüde ve ne şekilde karşılanacağının görülebileceği temel zeminlerden en önemlisini teşkil ediyordu.

AK Parti gibi büyük bir partinin değişmesi ve yenilenmesi kadrolar ve politikalar üzerinden değerlendirilebilir. Bu değişim ve yenilenme, zannedildiği kadar kolay bir süreç değildir. Her şeyden evvel, AK Parti gibi büyük bir partide değişiklik, yenilenme ve dönüşüm zordur. Büyük kurumların, hatta ticari firma ve işletmelerin dahi değişmesi zordur. Ancak ne kadar zor olsa da büyük kurumlar için de değişim, yenilenme ve dönüşüm kaçınılmazdır. Buradaki mesele değişim, yenilenme ve dönüşümün dozu ve oranıdır. Her değişim, yenilenme ve dönüşüm süreci “umut ve korku makasını” açar. Bu bakımdan değişim, yenilenme ve dönüşüm süreci aynı zamanda dengeleri, dozu ve oranı tartan bir yönetim ve liderlik meselesidir. Değişirken devam etmek, partinin bütünlüğünü muhafaza etmek siyasetin temel konulardan ve siyasetin biraz da sanat boyutunu ihtiva ediyor.

Makyavel ve Alexis de Tocqueville başta olmak üzere siyaset ve sosyal bilimlerin kurucu isimleri, reform sürecinin imkan ve risklerine, reform makasının açılmasıyla umut ve korkunun yol açabileceklerine işaret ederler. Umutla beraber beklentiler artacaktır, bu beklentilerin karşılanamaması halinde reform tam aksine reformu yapanların aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Reformla beraber ortaya çıkan korku ise yerini ve alıştıkları siyasi söylem ve politikaları kaybetmekten korkan çevreleri endişelendirebilecektir. Bu bakından reform makasının kullanılması ciddi bir yönetim ve liderlik yeteneği meselesidir. AK Parti bu bakımdan şanslı, çünkü reform sürecini yönetecek AK Parti Genel Başkanı Erdoğan AK Parti’nin karizmatik lideri. AK Parti kadroları ve tabanı Erdoğan’ın yaptıkları ve yapmadıklarını kabul edecek bir güven ilişkisiyle Erdoğan’a bağlılar. Erdoğan tecrübesiyle 31 Mart seçimleri sonrasındaki acil değişim beklentilerini zamana yayarak, istişarelerle beraber seçim sonrasının reaksiyoner zaman diliminin sonrasında serinkanlı bir analizi mümkün kılacak sabrı gösterdi ve parti içinde kırgınlıkların ortaya çıkmasını engelledi.

Şimdi AK Parti’deki değişim, yenilenme ve reform sürecine; bu sürecin kongreyle nihayete ermeyeceği kaydıyla biraz daha yakından bakalım. Kongreyi değerlendirmek için kongre atmosferine, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın Kongre konuşmasına, MYKK ve MYK değişikliklerine bakmak gerekiyor.

23 Şubat Ankara’daki AK Parti 8. Olağanüstü kongresinde soğuk havaya rağmen yurdun her yerinden 60 bin kişinin üzerinde kitlenin harekete geçirilmesi AK Parti teşkilatının klasik anlamda particilik başarılarını devam ettirdiğini gösteriyordu. Bunun olmaması halinde yapılabilecek olumsuz yayınlar düşünüldüğünde, bu başarının hiç de küçümsenmemesi gereken bir başarı olduğu kaydedilmelidir. Bunun dışında kalabalıktan kaynaklanan problemler dışında AK Parti’nin organizasyon kabiliyetinin devam ettiğini gösteriyor. Kongrede Erdoğan’ın salon içinde ve dışında gördüğü ilgi ve sevgi, kongre atmosferi bakımından olumlu bir kalem olarak kaydedilebilir.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kongre konuşma metni hem kongrenin hem de AK Parti’nin değişim dâhil temel politikalarının takip edilebilmesi için referans metindir. Erdoğan’ın konuşması selamlama; genel ve güncel siyaset; yatırımlar, hizmetler ve ekonomi; Türkiye Yüzyılı Reform Programı; dış politika; toplum (aile, kadınlar, gençler ve dijitalleşme) ve kapanış bölümlerinden oluşuyordu.

Erdoğan, konuşmasının selamlama kısmında partililerin motivasyonunu artıracak bir dil kullandı. Selamlamayı müteakiben genel ve güncel siyaset değerlendirmesine geçti. Burada AK Parti’nin kendini yenileyen bir parti olduğunu vurgularken, 8. Olağan Kongre sürecinde il başkanlarının dörtte üçünün, ilçe başkanlarının üçte ikisinin değiştiğini vurguladı. Değişimden hemen sonra “köküne küs ağaç yeşermez” diyerek de değişmeyenleri ve köklere bağlılığını vurguladı. Burada metnin dışına çıkarak “dinamik kadro, değişmeyen ilkeler” saptamasıyla durumu nasıl gördüğü de özetlemiş oldu. Kısa bir geçmiş muhasebesi yaparak partinin tarihini ve misyonunu hatırlatan Erdoğan devamında muhalefetin eleştirisine geçti. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleri ve anti-demokratik güçlerle işbirliği yaparak Türkiye’de “toksik demokrasi” sorununa yol açtığı iddiası, ilerde de kullanılacak bir argüman olarak kaydedilmeli. Terörsüz Türkiye kavramlaştırmasına “iç cephe” ekseninde terör örgütünün ortadan kalkması sürecine Cumhur İttifakı olarak sahip çıktıklarını söyledi ve MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’den sitayişle bahsederek kendisine geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Adını vermeden TÜSİAD’ı eleştirerek kayıt dışı siyasete izin vermeyeceklerinin altını çizdi. Erdoğan konuşmasının üçüncü bölümünde yatırım, hizmetler ve ekonomi bahislerini ele aldı.

Erdoğan, Türkiye Yüzyılı Reform Programı’nın ülkenin ve milletin reform beklentileri doğrultusunda beş sütuna dayandığını ifade etti. Reform programını beş başlığı şöyle: Ekonomik dönüşüm; yeşil ve dijital dönüşüm; sosyal politikalar; yargı ve temel haklar; siyasi ve idari düzenlemeler…

Dış politika başlığı altında Erdoğan iddialı olduğu ve temayüz ettiği bir başarı alanındaki iddialarını ortaya koydu. Gazze’deki saldırganlığa karşı insanlık ittifakını teklif ederken yeni döneme ilişkin çok konuşulacak bir ifadeyle Türkiye’nin “kutup başı” olacağı tespitinde bulundu: “Türkiye olarak, şunun gayet farkındayız. Küresel sistemde bir dönem kapanıyor, yeni bir dönem başlıyor. Hep beraber çok kutuplu bir dünyanın doğum sanılarına şahit oluyoruz. Biz Türkiye’yi, işte bu çok kutuplu dünyaya hazırlamanın çabasındayız. Bu yeni dünyada, ‘kutup başı’ olarak yerimizi en güçlü biçimde alacağız.”

Erdoğan toplum başlığı altında ise, AK Parti’nin iddialı olduğu ve değişim iddiasını yansıtabileceği aile, kadın, gençlik ve dijitalleşme sahasında kısa değerlendirmelerde bulundu. Kapanış kısmında ise “küresel fırtına” karşısında Ak Parti’ni vizyon, proje, kadro koyan partinin AK Parti olduğunu söyledi. Eski konuşmalara göre kısa sayılabilecek bir metin ile Erdoğan değişim ve devamlılık konusunda bir denge gözettiğini ortaya koymuş oldu.

Erdoğan’ın kongrede kabul gören tek listesi 75 üyeli MKYK’nın 39 üyesinin değiştiği, 36 üyesinin devam ettiği bir listeydi. AK Parti’nin tecrübeli isimlerinin yanına gençlik kollarından isimlerin alınmasıyla zenginleştirilen liste bilhassa İYİ Parti’den ve Gelecek Partisi’nden gelen isimlere açılan geniş yerle, dışarıya ve yeni geleceklere de açık olduğu mesajını kamuoyuna verdi. İYİ Parti’den AK Parti’ye geçen Kürşat Zorlu, Ünal Karaman, Dursun Ataş, İdris Nabi Hatipoğlu ve Seyithan İzsiz ile Gelecek partisinden AK Parti’ye geçen Mustafa Nedim Yamalı ve Serap Yazıcı Özbudun MKYK’ya seçildi.

AK Parti tüzüğünde yapılan değişiklikle üç yeni genel başkan yardımcılığı ihdas edildi ve genel başkan yardımcılığı sayısı 16’dan 19’a çıktı. Türk devletleriyle ilişkiler, sağlık politikaları, kültür ve sanat politikaları genel başkan yardımcılıkları AK Parti’nin bu alanlarla daha çok ilgileneceğini gösteriyor.

AK Parti 8. Olağan Kongresi; değişim, yenilenme, devamlılık ve dışarıdan gelenlere yer açma bakımından dikkat çekici bir kompozisyonla tamamlandı. Erdoğan’ın bu liste tercihiyle parti içindeki tecrübeyle beraber, gençlerin önünü açtığı ve partinin dışarıdan gelen kadrolara da partide önlerinin açık olduğu mesajını çok net verdiği söylenebilir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.