30 yıllık tanışıklığımızın son 20 yılı birbirimizi giderek konuşmadan dahi anladığımız, söz konusu vatan ise gerisinin teferruat olduğu bir anlayışla geçti. Yiğit Bulut Kardeşim gerçek bir vatansever, gerçek bir milliyetçiydi. Görsel ve yazılı medyada birlikte omuz omuza çalıştığımız, kendisinin her zaman ses getiren programlarına konuk olduğum, Türkiye Ekonomisindeki son 25 yılın büyük dönüşümünü pek çok yönüyle en anlaşılır şekilde anlatan ve yazan iktisatçılardan birisi idi Yiğit Kardeşim. Adı gibi ‘Yiğit’ti. Türkiye aleyhine kurulan kumpasları, tuzakları en hızlı şekilde algılayıp, en mert duruşla tepki veren, gönlünü ve aklını ortaya koymuş bir mücadele adamıydı.
FETÖ‘nün dünyanın en tehlikeli bir terör örgütlerinin başında geldiğini her daim söyledi, FETÖ’yle mücadeleyi her zaman önceliklendirdi. Gezi olayları patlak verdiğinde, bunun nasıl bir ‘küreselci’ operasyon olduğunu, Sayın Cumhurbaşkanımızı doğrudan hedef alan bir kumpas olduğunu anında anlayıp, saatlerce süren televizyon programları ile kurulan tuzağı ve operasyonu aralıksız anlattı. Ortaya koyduğu ‘yürekli’ duruş ile, öyle güçlü bir mücadele ortaya koydu ki, 15 Temmuz gecesi, FETÖ’nün hedefdeki isimlerinden birisiydi. Konu Türkiye’nin istikbali ise, Türkiye ekonomisinin ‘tam bağımsız’ olması ise, bir an dahi tereddüt etmeden, en ufak bir ödün vermeden kendi doğrularını savundu. Birlikte, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması adına aralıksız zihin yorduk.
Elbette, gerçek bir piyasa ekonomisinin taraftarıydı. Bununla birlikte, neoliberal bir duruşu asla olmadı. Ekonomiye devlet müdahalesini, elbette piyasa ekonomisinin gerçek manada rekabet koşullarının korunması ve güçlendirilmesi adına her zaman savundu. Hangi başlık olursa olsun, ‘Yiğit’liğine, vatan sevgisine, ülke ekonomisinin varlıklarına cansiperane sahip çıkma kararlılığına defalarca şahit olduk. Türkiye’nin finansal sisteminin doğru işlemesi, bankacılık sektörünün temel esaslarla çalışması adına her zaman eleştirilerini titizce dile getirdi. Her daim reel sektörü koruyacak, reel sektörün rekabetçiliğini önceliklendiren fikirleri gündeme getirdi. Birlikte, kalkınma modelleri üzerine de birlikte çalıştık. Türkiye Varlık Fonu‘nun kurucu yönetim kurulu üyeleri olarak, kurumsal yönetişim ilkeleri doğrultusunda, en doğru adım ne ise, hep isabetli kararların arkasında birlikte durduk.
Hastalandığını duyduğumda kahroldum. Duyduğum üzüntünün derinliğini tarif etmek zor. Yiğit Bulut’u hiç bir zaman gerçek manada tanıma, onun güçlü kişiliğini anlama gayretinde olmamış insanların ‘vahşi’ eleştirilerine aldırmazdı. Uğradığı haksız ithamları umursamadan, her daim doğru bildiğinin arkasında durdu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın Türkiye’yi uluslararası ekonomi-politik alanda ‘oyun kurucu’ ve ‘denge kurucu’ bir ülkeye dönüştürme sürecine güçlü bir inançla katkı sağlamak adına var gücüyle çalıştı. Türkiye’nin geleceğine olan inancı ve ‘tam bağımsız ekonomi’ adına fikirlerini her daim cesurca ortaya koydu. Türk ekonomi dünyasından gerçek manada bir ‘Yiğit’ geçti. Çok genç yaşta kaybettik. Ruhu Şad Olsun. Onun Türkiye’nin gücüne, dünya ekonomi-politiğinde üstlendiği etkin role olan tutkusunu her daim var edebilmek adına, vesayet odakları ve FETÖ başta olmak üzere, en tehlikeli örgütlere karşı ödünsüz mücadelesi adına, onun anısını yaşatmak adına hep uyanık ve kararlı olacağız.